YAHUDİ SOYKIRIMI AUSCHWITZ'DE ANILDI

01.02.2011
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Auschwitz Toplama Kampının bulunduğu Polonya'da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından düzenlenen Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma etkinliklerine Türkiye'den katılan ilk bakan oldu. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu ile TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın da katıldığı törende Bakan Bağış aşağıdaki konuşmayı yaptı:

KURBANLARIN VE MASUMLARIN HATIRALARI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ. BU ACILAR ASLA BIR DAHA YAŞANMAMALIDIR

Antisemitizmin hiçbir türüne, ırkçılığın hiçbir türüne müsamaha göstermeyiz.

Sayın Başbakanımız da Anti-Semitizmi insanlık suçu olarak nitelemektedir.

Uygarlıklar ve dinler beşiği olan hoşgörü coğrafyası Anadolu her bir uygarlık ve inançtan alınmış farklı motiflerle bezenmiş ve her bir motifin güzelliğiyle zenginleşmiştir. Bu bağlamda, temsil etmekten her zaman onur duyduğum İstanbul tam anlamıyla bir barış ve hoşgörü sembolüdür.

Üç semavi dinin, İslam, Hristiyanlık ve Museviliğin ibadet mekanlarını bir arada, aynı cadde üzerinde hem de birbirlerinin özgürlüğüne kast etmeden İstanbul'da yüzyıllar boyu bir arada yaşadığını görebilirsiniz.

İşte o yüzden Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin bir fırsat olduğunu söylüyor, bunun dünya barışı adına tarihi dönemeçlerden biri olacağına inanıyoruz.

Ne acıdır ki o zaman barışın önündeki tehditleri bertaraf etmek için kurulan Avrupa Birliği, bugün kendi değerlerini dahi özümseyemeyen, 1930'lu yılların faşist yöntemlerini kendisine örnek alan ırkçı zihinler tarafından kuşatma altına alınma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Ne yazık ki bugün, Avrupa'da Türkiye ve Türkler, başka ve farklı olmanın etkilerini yaşıyor... Türklere gizli ya da açık, siz farklısınız ve bizim aramızda yer alamazsınız deniyor...

Irkçı ve hastalıklı zihinlerin Avrupa Birliği'ni ve Avrupa Birliği felsefesini ve demokrasiyi kirletmeye hakkı yoktur.

Bu hastalıklı zihinlere verebileceğimiz en güzel cevap Avrupa birliği değerlerine demokrasiye daha fazla sahip çıkmaktır... Bu hastalığın tek ilacı da Türkiye'nin AB üyeliğidir.

Türkiye, hem insanlığın vicdanı, hem de bölgenin vicdanı olmuştur, bundan sonra da bu özelliğini koruyacaktır.