Evinin salonunda televizyon varsa, seyredeceksin
Radyon varsa, çalacaksın.
Bisikletin varsa, bineceksin.
Ve kitapların varsa, okuyacaksın!..
Hiç biri süs değil bunların.
Duvara asılmış Yörük kilimi değil.
Vazoya konulmuş çiçek değil.
Birer edilgen kendi halinde nesneler değil bunlar.
Gayetle somut, bütünüyle nesnel ve şaşılacak derecede gerçek birer potansiyel eylem ya da etkinlikten söz ediyorum size
Eğer evinizdeki televizyona egemenseniz, onun çizdiği çizgide dans etmiyor ve tam tersine siz onu yönetip, yönlendiriyorsanız, vay sizin gücünüze ve bilincinize
Eğer evinizdeki radyonun düğmesi sizin günlük programınızın bir emir eri ise, vay sizin süreyi yönetebilen bilgeliğinize
Eğer bisiklet dâhil spora dönük tüm eylemlerinizi bir yaşam biçimi haline getirebilmişseniz, vay sizin dinginliğinize, kendi kendinizi yönetme becerinizdeki etkinliğinize
Ve kitaplar sizin için bir büyü, bir merdiven, bir kutsallık ve gerçek bir arkadaşsa, vay sizin insanlığınıza, vay kafanızın aydınlığına, gönlünüzün enginliğine
Vay ki vay, sayın seyirciler
Vay ki, vay
Çünkü hayat böyle değil
Birçoğumuz için bu sözcükler birer süslü ciladan ibaret.
İçi boş, tın tın bir rüya
Çünkü çoğumuzun evinde televizyon bizi birbirimizden uzaklaştıran ve en kıymetli şeyimiz olan zamanı katleden gerçek bir bölücüdür.
Çünkü çoğumuzun evindeki radyo kendi kendine bir köşede sürekli olarak dingildeyen ve bir türlü kulaklarımıza varıp, ruhumuza yönelemeyen bir gürültüden ibarettir.
Çünkü çoğumuzun bisikleti yoktur ve olanların da bu değerli aleti hakkını vererek kullandığı nadiren görülmektedir.
Çünkü çoğumuzun acınacak sayıda kitabı vardır; bu kitapların ancak utanılacak kadarı okunabilmiştir ve kitap asla bir arkadaş mertebesine yükselmemiş, yükseltilememiştir.
İşte bunun için sürünüyor bu ülkenin kültür çıtası zeminden yere doğru
İşte onun için büyüklerimizin boyu bu kadar kısa.
İşte onun için sanatçımız, yazarımız, ressamımız parmakla sayılacak kadar az.
İşte onun için gündemimizi boydan boya kaplayan konularımız bu kadar sığ, bu kadar yavan ve tek bir incirin çekirdeğini dolduruyor ancak
Ve işte onun için Ankaranın taşına bak, gözlerimin yaşına bak!..
İşte size basit, yalın ve çırıl/çıplak bir özet
İşte size çağdaş Türkiyeden insan Manzaraları
Nazım Babanın insanları yok artık.
Canım ciğerim işçi Kerim yok!
İstanbullu şoför Ahmet ve 3 numaralı kamyoneti kayıp!
Kartallı Kazım na/ mevcut
Yerlerine Sayın Tayip Erdoğan var.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu var.
Sayın Devlet Bahçeli var.
Daha birçok anlı şanlı sayın var kültür, siyaset ve toplumsal arenamızda Var oğlu var.
Ve bir de tabii Muhterem Hoca Efendi var.
İyi sıhhatte olsunlar!..