TV KARŞISINDA UNUTULAN ÇOCUK…

FARUK HAKSAL

Televizyonda ya da sinemada en son bir İtalyan filmini ne zaman seyrettiniz; hatırlıyor musunuz?

Ya da bir Fransız, Alman, Çin ya da Rus filmini?..

Hatırlayamıyor musunuz?..

İşte sorun bu noktadadır ve fitili çekilmiş bir bomba misali, elimizdedir…

Varsa yoksa Amerikan yapımı filmler, kahramanlar, öyküler ve kurmaca âlemler…

Çocuklarımız, eşimiz, yakınlarımız, kısacası tüm ev halkı, tüm komşularımız, tüm iş arkadaşlarımız hepimiz ve her birimiz, kişiliğimizi oluşturan tüm kültürel öğeleri Amerikan egemenliğine terk etmiş, oturuyoruz… Hayır!.. Pinekliyoruz.

Bu oluşuma, “kültür emperyalizmi”nin güdümü altına girmek deniyor…

Tanımlaması bu…

Emperyalizmin en tehlikeli, en yakıcı çehresidir bu “oluş”…

Sizi beyninizin içinden teslim almaktadırlar…

Çocuğunuzu, daha konuşmayı dahi iyice öğrenmeden yakalamaktadırlar…

Siz o körpecik “kişi”yi te levizyon ekranı önünde unutuyor; onların eğitimine, güdülemesine karşı çırılçıplak ve tümü ile savunmasız, terk ve teslim ediyorsunuz… Ve onlar da o körpecik dimağı bir güzel devşiriyorlar, T.C. nüfus kağıdı taşıyan bir uydu/köle halinde usul usul yetiştiriyorlar…

Hem de hiçbir maliyet ödemeden…

Üstelik bu filmleri bizlere satıp, para kazanarak yapıyorlar bu işi…

Anne de rahat ediyor biraz… Komşuları ile iki çift laf edebiliyor; bilgisayarda “çet” adı verilen sanal sohbetlerde gönlünü gezintiye çıkarabiliyor…

Sonra bir gün o körpecik zihin, büyüyor…

Uzaktan kumanda edilen bir acayip kimliğe bürünüyor.

O’nu görünmez bazı bağlar, Atlantik ötesindeki limanlara bağlıyor…

İlk bakışta zeki, her şeyi bilen, internet ve cep telefonu kullanımında bir dahi [!] olup çıkıyor.

Anne, baba mutlu, se  vinçli, kıvançlı…

Ama çocuk, dünyayı bir başka gözlüğün içinden seyretmeye alıştırılmış, kendisine verilenler arasından bir seçim yapmaktan öteye geçemeyen sığ bir yeteneksizliğin içinde “gelişmiş,” sıradanlıkta eşsiz ve markalardan marka beğenemeyen bir harikalar diyarının prensi ya da prensesi olarak yetişiyor…

Ülkesi ve tebaası olmayan bir aristokrat gibi yetiştiriliyor…

Kim tarafından?..

Tabii ki kültür emperyalizminin toplum mühendisleri tarafından…

Söz konusu mühendislik organizasyonunun savaş aygıtı olarak kullandığı yazılı ve görsel medya organları tarafından…

Ve siz çocuğunuzu işte bu savaş aygıtının karşısına oturtuyorsunuz.

O’nu, emperyalist kültürün egemenliğine terk ve teslim ediyorsunuz…

Hem sadece çocuğunuzu mu?..

Hayır değil!.. Eşinizi ve sizinle birlikte evinizde yaşayan diğer kimseleri…

Ve en önemlisi ve en tuhafı ve en garibi, KENDİNİZİ… Emperyalist kültürün etki alanı içine ittiğinizi ve neredeyse, teslim ettiğinizi farkında mısınız?..

Evet… Belki bu önemeli tespiti aşırı ve abartılı bulanlar çıkacaktır…

O zaman dikkatinizi kısa bir süre için çocuklarınızın, eşinizin ve hatta yapabiliyorsanız, kendinizin üzerinde toplayın…

Ciddi ve gerçek bir kültürel hesaplaşmanın çemberi içinden geçirin kendinizi ve değerlerinizi…

Ne görüyorsunuz?..