Tahminim o ki; bu gün dünyanın neresine gitseniz Türkleri görebilirsiniz. Tabiidir ki genlerindeki gezgincilik - göçerlik, hareketli ve dinamik yapısının yaansımasıdır.
Benim yazımın muradı ise bu durum değil. Türkler'in yerleşik olduğu, kendilerine vatan seçtikleri ve bizlerin soydaşları olarak onları ve coğrafyalarını pek hatırlamadığımız, kültürel coğrafyamızdan uzaklaşmış halimize bir eliştiridir.
Kendi anaforlarımız içinde, savrulmuş ruh halinin verdiği umursamazlıkla es geçtiği kan bağından bahsetmenin eskiden faşistlik, şimdilerde ise insanların evrenselleşmesi, globalizm gibi palavraları beynimize nakşeden emperyalizmin propagandaları sayesinde geri kafalılık diye nitelenen, düşünme ve düşünmeye dayalı eylemin önüne set çekilmeye çalışıldığı bir dünya düzeninin , konjonktür diye dayattığı düzlemde (çarpık dünya düzeninde), kozmopolitlikle övünüldüğü, şu ahir zamanda, unuttuğumuz Türkleri hatırlamak kimin haddine…
Mesela Doğu Türkistan'daki soydaşlarımız. Çin bütün nükleer denemelerini bu bölgede yapıyor. Yapıyor da ne oluyor? Ne olacak, 20-30 yıl içindeki bu bölgede olacak doğumların % 50 'si sakat ya ra eksik organlı olacak. Peki orada ne kadar soydaşımız var? Asgari 40 milyon. Varın siz hesaplayın faciayı. Bunlar Türkiye'de konuşulmaz. Sakın ola da konuşmayın. Sonra patlayan sıcak su torbalarını, kansorejen terliklerini Çin kime satacak? Yazık!.. Geçen gün Çin malı sıcak su torbası patladı ve bir vatandaşımız haşlandı ve Hak'kın rahmetine kavuştu. Emin olun bu haber bile bir parça konuşuldu, o kadar. Halbuki bu olay vesile olup ucuz Çin mallarının cenneti olan Türkiye'nin bu durumunu da, Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın yaşadığı mezalimleri güncelleyip, Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın yaşadığı mezalimleri güncelleyip, kamuoyunda tartışılmasını ve milletçe yaşadığımız emperyalist saldırıları gündeme taşıyabilmeliydik…
Sonra İran. Dünyada nerelerde Türkler var diye sorulsa, genellikle en son akla gelenlerden İran. Halbuki orada Türkiye'nin yarısı kadar, çok mu oldu? benim dediğimin yarısı kadarı olsa bile 20 milyon civarı Türk - Azeri var. Aymazlık mıdır? Mezhepçilik midir? bilmiyorum ama orada kardeşlerimiz var. Hala törelerini yaşatan, Türkiye'ye sair sebeplerle müracaatlarında hep elleri boş dönen, bu yüzden de Türkiye'ye biraz buruk bakan kardeşlerimiz. Ki; onlar biz hatırlamak istemesek de en son, Kurtuluş Savaşı'nda Antep'in Gaziantep, Maraş'ın Kahramanmaraş, Urfa'nın Şanlıurfa olmasında payları olan, Anadolu'ya ikibin kadar seçkin evladını yollayıp bu illerin emperyalistlerden temizlenmesine katkı koyan, canlarını veren, beş-on tanesinin ancak İran'a sağ-salim dönebildiği soydaşlarımız. Bunları hatırlatınca ırkçı olur muyum bilmiyorum ama tarih böyle yazıyor…
Ya Rusya! Rusya ve Rusya'daki Türkleri, sadece Asya steplerinde 12 knezliğe (prensliğe) sahip Rusların Altınordu Devleti'nin himayesinde, sonra da Altınordu Türk Devleti'nin dağılması ve Kazak, Kırgız ve Astraganlar'ın iktidar mücadelesinden sonra ancak 15. asırdan sonra kanının bitlendiği, o coğrafyaya hakimiyeti, Pan-slavizm ideolojisiyle Türkleri nasıl katlittiği muhakkak ki ayrı bir yazı konusudur.
Ama biz yine de sakınola ki Rusya'ya, Çin'e, İran'a laf etmeyelim. Sonra ticaretimiz bozulur! Sakın ha...