Cumhurbaşkanlığı makamına oturmayı kaçıran AK parti iktidarının gazetesi YENİ ŞAFAK ve yazarları, Cumhurbaşkanımız Sayın Sezeri hedef alan kasıtlı yazılar yazıyor, halkı yanlış yönde bilgilendiriyorlar diye yazmıştım. Anayasamızdan bölümler, maddeler vererek açıklamıştım.
Bu yazılarım, alternatif yazarların veya yandaş yazarların yazılarıyla örtüşmeyince, bazı dost ve arkadaşlarım bu yazılarıda alarak yanıma geliyor ve haklı olarak bana diyor ki:
- Bak, sen doğruları yazmıyorsun!... Doğruları yazanları alda oku!... Bak adamlar ne güzel yazmış!... Bende alıp, okuyorum, inceliyorum, gerçekten yanıt yanıt yazacağım bir yazıysa ona yanıt yazıyor, köşemden veriyorum, Değilse, buruşturup çöpe atıyorum.
24 Mayıs 2007 perşembe günü Hacıkazım İlköğretim Okulunda birlikte çalıştığım emekli öğretmen Muhsin Gün yanıma geldi. Cebinden bir gazete parçası çıkarıp, bana uzatarak:
- Al ağam, sana bir yazı vereyimde oku! Bak, bu adam senin yazdığın gibi yazmıyor. Gazeteyi alıp baktım. Kim dersiniz? Yeni Şafak Gazetesi ve Resul Tosun. Yazı da YETKİ GASBI başlığıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZERe yükleniyor ve TBMM Başkanı sayın Bülent Arınça emrediyor. Emir şöyle: TBMM Başkanı çıkan yasaları onaylamak üzere Sayın Sezere göndermemeli onay ya da veto yetkisini Cumhurbaşkanı vekili olarak kendisi kullanmalıdır.
Gelin önce bu büyük yazarın boyunu aşan yazısını birlikte okuyalım ve sonra yazıyı Anayasamız ışığında gerçekçi. mantıklı bir biçim de analiz edelim. Resul Tosun efendinin çamdan kavağa atlayışlarını, anayasayı yazım oyunlarıyla nasıl çelmelediğini birlikte görelim. Ben, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrası günlerde konu ile ilgili yüzden fazla gazete ve yazarı okuyup, inceledim. Hemen hemen hepsi, benim gibi yazdı ve düşündü. Bunların içinde aksini düşünen ve savunan Yeni Şafak ve yazarları.
İşte Resul Tosunun yazısı. Olduğu gibi veriyoruz.
Yetki Gasbı Resul Tosun;
Sayın Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanlığı makamında yürürlükteki anayasaya aykırı olarak oturmakta ve hukuk ihlali yapmaktadır.
Anayasanın 101. maddesi cumhurbaşkanı yedi yıllık bir süre için seçilir. diyor.
Yedi yıllık süre 16 Mayıs 2007 günü dolmuş ve sayın Sezerin cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiştir.
102. maddenin son fıkrasına istinaden görevinin devam ettiğini iddia eden sayın Sezer, tıpkı Anayasa Mahkemesinin toplantı yeter sayınsında ki yorumu gibi hukuku zorlamaktadır.
Evvelki gün toplantıda bir yargı mensubu Anayasa Mahkemesinin kararı hakkında, 50 bin hukukçudan 50 hukukçu bile bu hükmü savunamaz, açıkça hukuku zorlamadır, hukuki bir karar değildir, siyasi bir karardır. demişti.
Şimdi sayın Sezerin 102. maddenin son fıkrasına istinaden görevine devam etmesi de öyledir.
Anayasanın 102. maddesi cumhurbaşkanlığı seçimini düzenler. Nasıl seçileceğini uzun uzun anlattıktan sonra en son fıkrada der ki, Seçilen yeni cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Madde gayet açık. Seçilen yeni Cumhurbaşkanı diyor. Eğer Abdullah Gül bey seçilseydi, göreve başlayıncaya kadar sayın Sezerin göreve devam etmesi gerekirdi. Ortada Seçilen bir cumhurbaşkanı olmadığı için mevcut cumhurbaşkanının göreve devam etmesi de söz konusu değildir.
Devlet boşluk kabul etmez. Cumhurbaşkanı seçilmediğine göre boşalan makam nasıl doldurulacaktır?
Anayasa, 106. maddede onu da düzenlemiş. 106. madde, Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde yenisi seçilinceye kadar, TBMM Başkanı cumhurbaşkanlığına vekillik eder ve cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır diyor.
Yenisi seçilseydi 102. maddeye göre sayın Sezer göreve devam ederdi. Yenisi seçilmediği için 102. madde değil vekaleti düzenleyen 106. madde devreye girer, dolayısıyla boşalan makama TBMM başkanı vekalet eder.
Anayasayı eline alıp okuyan herkes bu hükümleri gayet açık ve sarih olarak görebilir.
Sayın Sezer orada oturarak resmen yetki gasbı yapmaktadır. Hakkı olmadığı halde hukuka aykırı olarak bir yerde bulunanlara hukukta fuzuli şağıl denir. Cumhurbaşkanlığı makamında da şu anda fuzuli şağıl vardır.
Sayın Sezer hakkı olmadığı halde cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmektedir. Sayın Sezer 16 Mayıs 2007 tarihinden sonra cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanamaz/kullanmamalıdır.
TBMM Başkanı çıkan yasaları onaylamak üzere sayın Sezere göndermemeli onay ya da veto yetkisini cumhurbaşkanı vekili olarak kendisi kullanmalıdır.
Cumhurbakanına sunulacak diğer evrak da anayasaya göre hukuken cumhurbaşkanı vekili olan TBMM Başkanına sunulmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı makamı Çankayada oturmak suretiyle değil, anayasanın öngördüğü şekilde doldurulur. Yetkileri de orada oturmak suretiyle değil, anayasaya dayanmak suretiyle kullanılır.
Anayasanın 6. maddesinin son fıkrasına göre de, Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz
Buna sayın Sezer de dahildir. * Devam edecek.....