Sevgili okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti İsviçrenin Lozan kentinde 24 Temmuz 1923 tarihinde yapılan barış görüşmeleri sonucu, resmileşmiş ve bütün Dünyaca kabul edilmiştir. Lozan Barış Belgesi de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onur ve şeref belgesi olmuştur. Bu antlaşmayı ABD onaylamamıştır. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bulunduğu coğrafyada (Ortadoğuda) ve bütün Dünyada dostluğuna güvenilen bir barış devleti olmuştur. Kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürkün, Yurtta barış, Dünyada barış özdeyişi ile de kanıtlanmıştır. Bu özdeyişin ruhundan esinlenerek te, Birleşmiş Milletler teşkilatı oluşmuştur.
Atatürk, barışseverliğini hayatına uygulamıştır.
Şöyle ki:
* 9 Şubat 1934 yılında, Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya devletlerini bir araya getirerek, Balkan Antantını kurarak, Balkanlara barış getirmiştir.
* 9 Temmuz 1937 tarihinde de, Türkiye, İran, Irak, Afganistan sonra da Pakistan katılarak, Sadabat Paktını oluşturup, bu çabalarıyla Atatürk, gerek bölgesine gerekse de bütün Dünyaya güven veren bir lider ve devlet adamı olduğunu kanıtlamıştır.
* Atatürk, yurt dışı gezileri pek yapmamıştır. Ancak bütün Dünya milletlerinin devlet adamları Ankaraya gelerek Atatürkü ziyaret etmişler ve onun düşüncelerinden feyiz almışlardır. Bu devlet adamlarına, mağrur İngiltere Kralı da dâhildir.
Sevgili okurlarım, şimdi soruyorum. Ne oldu da bugün (2013 yılında) Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ateş çemberi içinde kaldı? Anadoluda bir halk deyimi vardır. Acemi çoban haylamasını bilmezse, sürüye kurdu kendisi davet edermiş derler Atatürkün devlet adamlığı meziyetini herkeste bulmak mümkün mü? Elbet te ki hayır.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Ülkemizin bugünkü durumu nedir? Ülkemiz ateş çemberi içinde dedim. Bu hayal değildir. Bu tehlikeleri şöyle sıralayalım:
* Ermeni Asala Örgütü,
* Yunanistan Megalo-İdia sı,
* Kıbrıs Rumlarının EOKA sı,
* Yaratılan Kürt sorunu PKK Bölücü örgütü,
* En tehlikesi de İsrail Yahudi Siyonizmi,
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ABD ve Avrupa birliği devletlerinin Atatürk düşmanlığı dayatmaları. NATO Birliklerinin Anadoluda konuşlandırılması. Malatya Kürecik te Füze Rampaları ve Adanada, Gaziantepte, Kahraman Maraşta Konuşlandırılan Patriot Füzeleri Bütün bunlar niçin? Suriye, Türkiyeye saldıracakmış Suriye, Türkiyeye niçin saldırsın? Halklarımız arasında akrabalık bağlarımız var. Emperyalizmin bütün amacı Ortadoğu ve Asyanın zengin enerji kaynaklarına ulaşmak için, yolunun üzerindeki güçlü bir Türkiye işlerine gelmez. O halde Türkiyeyi parçalayıp küçültmek gerekir. İşte oynanan oyun budur. Bunun Plan ve projesi de ABDlerinin BOP Projesidir. Amacı, 22 İslam ülkesinin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmektir. Uygulanan oyun budur. Türkiyeyi parçalamaktır. Bu nedenle Türkiyeyi, Suriye ile savaştırmak istiyorlar. Savaş, 6-8 yaş gurubu sokak çocuklarının su tabancalarıyla oynadıkları bir oyun değildir. Çıkabilecek bir savaş 3. Dünya savaşı olacaktır. Zira İran, Irak, Rusya, Suriyenin yanında yer alacaklarını kesin bir dille açıklamışlardır. Savaş alanı da Anadolu toprakları olacaktır. Maalesef Türkiye parçalanacak ve Türk Milleti yok olacaktır. Bu bir kehanet değildir. Acı bir gerçektir. Niçin savaşalım? Atatürkün Yurtta barış, Dünyada barış özdeyişinin yüce ruhu nerede kaldı? Zaten BOP projesi ile ABD tarafından Türkiyenin bölünmüş haritası çizilmiştir. Türkiyenin Güneydoğusu Kürdistan olarak belirlenmiştir. Şimdi de Anayasası yapılmaktadır.
Sevgili okurlarım, bütün bu olumsuzluklardan başka Türkiye için en büyük tehlike İsrail Yahudi Siyonizmidir.
Neden mi? Kısaca anlatayım: İsrailin (Yahudilerin) kutsal kitabı Tevrattır. Tevrat, 20 bölümden oluşur. Her bölüm kendi içinde Bölümlere ayrılır. Bunlara BAP denir. Bap içinde numaralı cümleler vardır. Bu cümleleri, Kuran da ki ayetlere benzetelim. Tevratta Allahın adı RAB dır. RAB ALLAH, İsrail oğullarını, diğer kavimlerden üstün kıldığını açıklar. Tevratta İsrail oğullarının vatanı hakkında belirleyici tanımlarda bulunur. Şöyle ki:
* Tevratın birinci bölümü TEKVİNİN BAP 15, 18. Ayette, İsrail oğulları, Mısır ırmağından, büyük ırmak Fırata kadar olan toprakları size vatan olarak ayırdım der gibi bir imaj vardır.
* Tevratın TESNİYE Bölümünde BAP 11, ayet 24-25te, Fırat ırmağından Garp Denizine (Akdeniz) kadar olan toprakları vatan olarak ayırdım der. Gene aynı bölümün BAP 23 ayet 4 Mezopotamyayı (Fırat- Dicle) ırmakları arasını size vatan olarak ayırdım der.
* YEŞU Bölümü BAP 1, Ayet 1-2-3 Fırat ırmağından, Hittilerin ( Etilerin) sınırı ve Akdenize kadar olan toprakları vatan olarak ayırdım der.
* ll. KRALLAR Bölümü, BAP 23 ayet 28
,, ,, ,, 24 ,, 6
Fırat ırmağının akıp Suladığı topraklar der.
Sevgili okurlarım, yukarda RAB ( Allahın) İsrail oğullarına vatan olarak sunduğu topraklar üzerinde biraz düşünelim. İsrail bugünkü vatanı olan Akdenizin doğusundaki toprakları 1940lı yıllarda Araplardan ve Filistinlilerden satın almıştı. ABD nin de desteği ile de yerleştiler. 1967 yılında da Mısır ve Araplarla savaştılar. Arapları yendiler. İsrail, genişleme politikasını sürdürüyor. Beş gün önce Suriyeye saldırması bir nevi yayılma politikasıdır. Basından öğrendiğim kadarıyla 2000li yıllarda İsrail, Türkiyenin Güneydoğusu Harran ovasından 500 bin dönüm toprak satın almıştır. İsrailin bu bölgeden toprak satın alması hayra alamet midir? Çıkabilecek bir savaşta, İsrail kutsal kitaplarında RAB (Allahın) kendilerine bahşettiği toprakları işgal edecektir.
Türk Milletinin bu tehlikeyi göz ardı etmemesi gerekir. Duygularımı paylaşan okurlarımı saygılarımla esenlerim.