Demokrasi, Fransızca bir sözcüktür. Demokrasiyi basitçe şöyle tanımlayabiliriz: Halkın kendi kendini yönetmesidir. Ülke yönetiminde halkın denetiminin ağırlık kazanmasıdır diye tanımlayabiliriz. Yıllarca da öğrencilerime demokrasiyi böyle öğrettim.
Bugün Türk Milletinin hayatına uygulanan demokrasi bu içerikte midir? Bence hayır... İnsan toplumlarının yönetiminde demokrasi, bağımsız ve özgürce yaşarken, Ulusal gelirden hakça pay alma, eşit fırsatlarla eğitim ve öğretim hizmetleri alma, sağlıklı yaşama, mülk ve mesken edinme gibi temel hakların Anayasal İnsan Hakları olarak Devletin sağlaması ve koruması gerekli ve de görevidir.
Devlet Baba, milletinin her ferdine bu ve benzeri hakları sağlarken; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için de her bireyden, eşit görev sorumluluğunu isteyip uygulamalıdır.
Yoksulun çocuğu vatan korumasında şehit olurken, varsılın çocuğunun himaye altında aldığı sağlık raporlarıyla vatan hizmetinden kaçması, şehir merkezlerinde gününü gün ederek fink atması, ne hakka ne adalete ne eşitliğe ve ne de demokrasiye yakışır. Kanımca ülkemizde demokrasi özde değil sözdedir.
Tabiri caiz ise topal tavuğa benzer. Ne uçabilir ve ne de kaçabilir. Çünkü Halk, kendini yönetecek kişileri özgür iradesiyle seçmiyor ki bugün.
İktidarı ve muhalefetiyle, siyasi partilerin genel başkanlarının aday olarak gösterdiği kişi ve kişiler çarpık seçim sistemi ile seçilmektedirler. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan ön seçim sistemi halk iradesi uygulanmıyor. Ayrıca da seçmenin özgür iradesini ipotek altına almak için, çeşitli yardım paketleri dağıtılarak, Demokrasi adeta katlediliyor.
İnsanları yoksulluğa, açlığa mahkum ederseniz o insanlar onurunu, namusunu ve de insanlığını çabuk kaybeder. Bu hal, toplumun millet olma onurunu kırar.
Oysa insana sadaka cinsinden aş değil, iş verilmelidir. Çocuklarıyla paylaşacağı ekmeği, alın teriyle kazanacağı helal lokmayı gururla, şerefle evine kendisi götürmelidir. O zaman birey, toplum içinde yalaka değil, saygın ve güvenilir bir insan olur. Devletin yurttaşına karşı görev ve sorumlluğu da bu olmalıdır.
Düşlediğim Demokrasi de budur...