Artık her şeyin önüne Türk sözcüğünün gelmesi, bir hatıradan ibaret oldu! Şimdi geçer akçe Türkiye ve Türkiyelilik kavramları.
Eskiden Türk Ordusu, Türk İstihbaratı, Türk Polisi, Türk Siyaseti, Türk Yargısı vs. vardı. Şimdi ise Türkiye Ordusu, Türkiye İstihbaratı, Türkiye Polisi, Türkiye Siyaseti, Türkiye Yargısı var. Türklerin iç ve dış düşmanlarının amaçları böylece tahakkuk etmiş oldu.
Burada Türk ve Türkiye kavramlarına yüklenen anlamlar birbirinden çok farklıdır. Biri Türke aidiyeti diğeri ise Türkün dışındakilerin; yönetimi ele geçirip, sevk ve idare ettiğini ifade eder.
Anlattıklarımızdan yola çıkarak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Türkiye Siyaseti üzerinde dünyanın güçleri ile ittifak kurmayı bir maharet olarak gören Türkiye İstihbaratının büyük etkisi vardır.
Eğer işler Türk ile ifade edilen kapsamda kalsaydı bir mesele yoktu. Ancak iş Türkiyeliliğe dönünce her şey Türkün aleyhine olmaya başladı.
Ergenekon, Balyoz gibi davaların arkasında, Türk Ordusunun belinin kırılmasında, Baykalın CHPnin başından uzaklaştırılmasında, MHPnin 10 divan üyesinin kasetlerinin çıkmasında velhasıl Türkiyenin iktidarlarının belirlenmesinde bu Türkiyeli İstihbaratın rolü olduğunu görüyoruz. İstihbaratın; bir milletin ve devletin bekası için nasıl bir önem taşıdığını biliyorsak, yazdıklarımızın ehemmiyeti çok daha iyi anlaşılır.
Bu Türkiyeli İstihbarat nereden yetki alıyorsa, üniter milli devlet sürecinin sona erdiğini söylüyor, demokratik çözü(m)lmeyi hazırlıyor, iktidara dediklerini yaptırıyor, Türkiyenin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel emarı elinde olduğu için her sahada cirit atıyor. Böylece bir yolunu bularak her sahayı dize getirmiş durumda!
Herkes biliyor ki; 2007den sonraki süreç içinde, Türkiyede birbirlerinin otokontrolünü sağlayan farklı istihbarat yapıları zayıflatılmış ve hatta çökertilmiş diyebiliriz. Bunu kim, kimler ve hangi amaca hizmet için yapmıştır? Bu sorular hepimizce cevaplanmalıdır.
Bunları nereden mi anlıyoruz? Mehmet Baransu, Emre Uslu, Nazlı Ilıcak, Cengiz Çandar ve daha bir çok kişinin, dün ve bugün yazdıkları bize bunları anlatıyor...
Hele Mehmet Baransunun evdeki bavuldan bahsetmesi ve Balyoz Davasını başlatan eski bavulu yargının önüne getirmesi olayları çok ilginç...
MGKnın Türk Milleti ve Türk Milletinin Türkiye'si için taşıdığı önem ortadayken, Milli Güvenlik Kuruluna ait bir belgenin, gazete manşetlerinde böyle boy göstermesi, Türk Milleti açısından asla kabul edilebilecek bir şey değildir.
Türkiyenin 1938den bu yana geçirdiği evreyi anlamak ve olayların üzerindeki giz perdesini Türk Milletinin lehine kaldırmak için, mutlaka bu Türkiyeli İstihbaratın yaptıkları afişe edilmelidir. Türk Milletinin istikbali için, buna bugün her şeyden fazla, inanılmaz bir ihtiyaç vardır.
Türkiye Siyaseti bu Türkiyeli İstihbarat ve onların küresel işbirlikçileri tarafından kontrol ve dizayn edilmekte midir? Vatansever, yurtsever, milletsever ayırımı yapmadan her bir Türkün cevap araması gereken soru, budur...
Türk Milleti, içinde bulunduğu badireden, ancak milliliği koruyarak veya kaybettiği millilik vasıflarını yeniden kazanarak çıkabilir. Bunun içine, istihbarat anlayışımız ve yapımızda girmektedir. Aksi halde millilik vasfını yitirmiş bir istihbarat yapısı ve istihbaratçılık anlayışı, bilerek ve isteyerek Türk Milletinin esaretine sebep olur. Gidişatımız bu yöne doğrudur. İyilik pompalayan, sahte meleklerin yarattığı feci tablo, önümüzü aydınlatıyor. Onun için fazla söze hacet yoktur.