Necmettin Tufan, yaptığı açıklamada; “MBST Sınavını; Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav Yönetmeliğinin 6’ıncı maddesinin 1 inci fıkrasında ‘Görevlilerin bilgi seviyelerini ölçmek ve mesleki bakımdan göreve iyi şekilde hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla yılda bir Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı (MBSTS) yapılabilir. Bu sınav Başkanlıkça yapılabileceği gibi başka kamu kurum veya kuruluşlarına da yaptırılabilir’ ifadesince, 2015 yılı içerisinde, o kurumlardan birisisi olan ÖSYM yapacak. Anlaşma gereği mevzuata uygun olarak böyle kararlaştırılmış. Ancak bizi asıl düşündüren husus; Diyanet İşleri Başkanlığımızın yıllarca yapmış olduğu sınavlardan elde edilen tecrübe birikimi kullanılmayarak 2015 MBST Sınavı neden başka kuruma bırakıldı? Diyanet İşleri Başkanlığında sınav sorularını hazırlayacak yeteri kadar yetişmiş kadro mu yok? Ki bu mümkün değil. Geçmişte yapılan onlarca sınav yeterli bilgi birikiminin kurumda var olduğunu göstermektedir. Yine de burada şunu belirtmede fayda var; ‘Akademisyen Müftüler’ illerde tepeden inme müftülüğe getirilme yerine, Başkanlık bünyesinde görevlendirilmek şartıyla, sınavlarda da bu Hocalarımızın zengin bilgi ve birikimlerinden faydalanılabilirdi” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’nin en köklü kurumlarından birisi olduğuna dikkat çeken Tufan, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sınavlar için günün şartlarına uygun alet edevattan mı yoksun? Sınavları sağlıklı yapacak ekipmanımız mı yok elimizde acaba ki buna da inanmıyor Diyanet çalışanları. Hizmet kalitesi ve kapasitesi kamuoyunun malumu bir DİB böylesi ihtiyaçları kolaylıkla tedarik edecek imkana sahiptir. Yoksa, Herkesin söylemeye cesaret edemediği; diğer kurumlarda olduğu gibi, Diyanet’ de de güven eksikliği mi var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 24 Aralık 2014 tarihinde basında okuduğumuz açıklamasına bakıyoruz, sadece sınavın nasıl ve kim tarafından yapılacağını belirtiyor. Bir de parasal yönünü. Haliyle kamuyu ve çalışanlarda tatmin olmuyor. Zaten bu sınavları kendi kurumumuz yapıyordu, hem de daha ucuza. Asıl sıkıntı nedir? Mülakatları da mı başka kuruma yaptıracağız? Böyle bir şey olabilir mi? Bir de işin parasal boyutu da var. Kendi kurumumuz bu işi pekala yapıyor iken neden ele-güne muhtaç ediliyoruz. Neden ÖSYM bürosunun önünde kuyruğa sokuluyoruz. Neden cebimizdeki paramızı başkalarının almasına aracı oluyoruz? Neden Diyanet İşleri Başkanlığımızın kuvvet ve kudretine halel getirtecek tasarruflarda bulunuyoruz? Bizler; memleketin çimentosu olduğuna inandığımız Diyanet İşleri Başkanlığımızın, özgüveni ve becerisi daha yüksek, günübirlik kararlardan uzak, deneme-yanılma usulü uygulamalara geçit vermeyen hizmet anlayışının hakim olması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.