Sevgili okurlarım, affınıza sığınarak benim açımdan çok önemli bulduğum bir konuyu sizlere iletmeye çalışacağım. Nedir ki diyeceksiniz? Yazının başlığından da anlaşıldığı gibi, ülke toprağının yabancıya satışı üzerinde duracağım. Hükümetimiz Parlamentodan (TBMM) yanılmıyorsam, Nisan ayı içinde yabancıya toprak satışı yasasını çıkarmıştır. Ülkemiz Trakya ve Anadolu olmak üzere iki parçadan oluşmaktadır. Özellikle de Anadolu üzerinde duracağım. İnsanlığın beşiğidir. Anadoluda, insanlığın başlangıcından bugüne kadar pek çok uygarlıklar yaşamıştır. Bu uygarlıkların başlıcaları Etiler, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyetidir. Anadolu toprağının neresine bir kazma vursan, oradan tarih fışkırır. Anadolu coğrafyası doğa güzelliğiyle, tarihin her devrinde uygarlıkları bağrına çekmiştir. Bir bölgesinde karda kayak yapılır. Diğer bir bölgesinde denize girilir. Bana göre Anadolu Dünya coğrafyasının bir cennetidir. Bu özelliği ile de bütün savaşlar bağrında olmuştur. Hıristiyan âlemi 1100- 1200 yılları arasında Anadoluya 8 defa saldırı yapmıştır. Her seferinde de Türk Ulusunun çelik iradesine çarparak geri çekilmiştir. Ama yılmamış, 1920 yılında İtilaf Devletleri olarak birleşip, SEVR Barışını Osmanlı Devletine (Padişaha) 10 Ağustos 1920 de kabul ettirerek, Anadoluyu paylaşmışlardı. Bu koşullarda TÜRK Ulusunun aziz bir evladı M. Kemal ATATÜRK tarih sahnesine çıkar, Anadoludaki yaşayan (Türk-Kürt- Laz- Çerkez gibi) bütün etnik gurupları özgürlük ve bağımsızlık düşüncesiyle, vatan sevgisi amacında birleştirerek, yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşını kazanmıştı. Bu başarıyı 24 Temmuz 1923 te Lozan Barışı ile taçlandırmıştı. Türk Devletinin (Hatay hariç) bugünkü sınırları VATAN olarak, bütün Dünyaya kabul ettirilmişti. Bu topraklar bu çabalar sonucu bizlere vatan olarak bırakıldı. Sonra da, Devlet-Millet el ele, yokluklar içerisinde Osmanlının borcunu ödedi. Şimdi de satarak bitiremediğimiz Kamu, İktisadi Devlet Teşekküllerini (KİTleri) ülkeye kazandırmıştı. Satılacak KİTler kalmayınca, şimdi de Vatan toprağını satmak için yasa çıkartılmıştır.
Sevgili okurlarım, şimdi asıl konumuza gelelim. Yazılı ve görsel basından öğrendiğim kadarıyla, Anadolunun bütün deniz sahillerinin İskenderundan, İstanbul Boğazı Karadenize kadar yabancılara satıldığı söylenmektedir. Eğer bu doğru ise, vatana ihanet sayılmaz mı? Dört yıl önce eşim ve çocuklarımla birlikte İzmirin Seferihisar bölgesinde Sıacık koyunu geçince Mavi deniz denen bölgeye vardık. Eşim ve çocuklarım gezerlerken, benim dikkatimi üç metre yükseklikte, yeşil sarmaşıklarla kaplı bir duvar çekti. Kapısının üzerinde FRANSIZ TATİL KÖYÜ azıyordu. İçeri girdim. Hemen güvenlik beni karşıladı. Buraya Türkler giremez dedi. Yurdumun bir parçası bana yasaklanmıştı. İçim sızladı. Bunun gibi tatil köyleri sahillerimizde çokmuş. Ancak Antalyanın Alanya ilçesinde Almanlar Belediye Başkanını seçecek kadar nüfus yoğunluğuna sahiplermiş. Ülkemizden toprak satın alanlar genelde Kuzey Baltık Denizi ülkeleri imiş. Nedeni, güneş, sıcak kum ve bol meyve Bu ülkelerin ilki İngilizler, ikincisi de Almanlarmış. Bu konuda T.B.M.Mde muhalefetin, bir soru önergesine; Hükümetin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar şu yanıtı verir: 130480 yabancı kişiye, 105981830 metrekare toprak satılmıştır. (24 Mayıs 2012 tarihli Yurt Gazetesi)
Şimdi soruyorum vatan toprağı satılır mı? İstiklal Savaşında dedem ve iki dayım (baba-oğul) şehit olmuşlardır. Şehitlerimiz bizlere bu toprakları VATAN olarak bıraktılar. Boşuna mı öldüler?...
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa VATANdır.
Toprak anadır. Toprak vatandır. Toprak namustur. Toprak şereftir. Sevgili okurlarım, takdir yargısı sizindir.
Duygularımı paylaşan okurlarımı saygı ile esenlerim.