Bu felaket artık inkar edilemez ve üstü örtülemez bir vaziyette. Başta bir iç denizimiz olan Marmara ve Karadeniz kıyılarımız adına müsilaj denilen bir belanın etkisi altında ve bu kirliliğin Ege ve Akdeniz kıyılarımızada inmesinden korkuyoruz...
Bu noktaya gelinceye kadar doğa ve çevrenin katledildiğini birçok insan, STK ve siyasetçi gündeme getirdi. Ancak hem siyasi iktidarların hem de bir kısım insanımızın kararmış gözleri ve kalpleri bunu görmezden geldi. Sonuç tam bir felaketle karşı karşıya olduğumuzdur.
Ancak bu "müsilaj" belası sadece denizlerimiz ile ilgili kalsa tedbir alıp kurtulacağız diyebiliriz. Müsilaj bütün ülkemizi nerede ise tüm konularda sarmış durumdadır.
Altından da değerli olan su kaynaklarımız yok olup gitmektedir. Ülkemiz kuraklığın ve iklim değişikliklerinin en yoğun hissedildiği coğrafyalardan biri olup çıkmıştır. Sel felaketleri her an kapımızdadır!
Tarım ve hayvancılık büyük sıkıntı içindedir. Madenlerimiz talan edilmektedir.
Bunlar fiili durumlardır. Bunun yanında bir de "ruhsal müsilaj" halimiz vardır ki, o daha da bir perişanlıktır...
Türkiye bir organize suç çetesinin başının inanılmaz açıklamaları ile çalkalanmaktadır. İktidar kanadının yeteri kadar toplumu aydınlatmak üzere sesi çıkmamakta öte yandan muhalefette bu mafyanın açıklamalarından fayda sağlamaya çalışmaktadır. Bir kısım vatandaşımızın ise mafyasever ve böyle abidik gubidik işlerden memnun olduğu ve mafyatik ilişkilerden medet umduğu izahtan varestedir.
Anlatılanlar ve yaşananlar ne kadar berbat bir müsilaj içinde olduğumuzun bir dışa vurumudur!
Denizleri müsilajdan kurtarmaya çalışıyoruz da ülkeyi ve toplumu içine düştüğü bu müsilajdan kurtarmak için bir şey yapıyor muyuz?
Toplumu ahlaken manevi bir gelişmeye ve bu yolla ülkesini yaşanabilir kılmaya itecek olan Diyanet ve ona hakim olan tarikatler, ülkenin kurucusuna kâfir ve zalim yakıştırması ile bir kısım vatandaşını Sabetayist ilan etmekle meşgul... Ancak hırsızlığa, yolsuzluğa, akraba ve yandaş kayırmaya, çifte çifte maaş alınmasına tek laf yok!
Bu ülkenin aydınları, siyasetçileri, din adamları ve kanaat önderleri bugüne kadar olduğu gibi yapmaya devam ederlerse "toplumsal müsilaj" dediğimiz hadise bizi yok edecektir.
Biz buradan halkımıza bir uyarı daha yapalım; eğer doğrularda buluşamazsak müsilaj sadece denizlerimize zarar vermekle kalmaz her şeyimizi mahveder.
Yeni bir geleceğe yelken açmak zorundayız. Ülkemizi her türlü kirlenmeden temizlemek zorundayız. Elbette bu kolay değildir. Ancak bunu yapmak üzere yola çıkmak gerekliliği vardır. Gelin taşın altına hepimiz elimizi koyalım ve çocuklarımızın torunlarımızın geleceğini kurtaralım.