Söke Ticaret Odası bir çok konuda Sökenin Sorunlarına sahip çıkmakta, bir çok problemin çözülmesine destek olmakta, maddi ve manevi açıdan yardım etmektedir. Daha önceleri Ekrem Karakaş Söke Ticaret Borsası başkanıyken, Halil Özşarlak Ticaret Odası Başkanı olduğu dönemlerde ve rahmetli M.Ali Akkar oda başkanlığı döneminde Söke için birçok şeyler yaptılar. Yine rahmetli Mustafa Özcanyüzde Sökeye emek verenlerden biriydi. Sökedeki 35 yıllık yazın hayatımda bu değerli insanlarla birlikte çalışma, TV programları yapma fırsatı bulmuştum. Ayrıca çalışmalarını, katkılarını, görüşlerini de köşemde yazarak halkıma yansıtmıştım. Bu değerli insanların katkı ve emekleri, SÖKE TARİHİNE BİZ YAZSAKTA, YAZMASAKTA geçmiştir. Hepsine yaptıkları hizmetlerinden dolayı candan teşekkür ederim. Onların omuz verip yükselttiği dev yapıtlardan şimdi Söke Halkı yararlanmaktadır.
Bugünkü kriz ortamı Sökesinde de, SÖKE TİCARET ODASI VE YÖNETİM KURULU Sökeye bir şeyler yapmaya çalışıyor. Önce Söke ile ilgili çok olumlu anket çalışmaları yaptırdı. Bu anket sonucunda SÖKENİN ACI GERÇEĞİNİ ÖĞRENDİK Eğitime, öğretime maddi ve manevi destek vererek, okuma çağında olan çocuklarımızı destekliyor. Bu yıl, çocuk başına 25.00 YTL.lik çekler vererek, öğrencilerin kırtasiye, çanta, giysi ve ayakkabı gibi giderlerine katkıda bulundular. Yüksek öğrenimde olan öğrencilerimize de önemli boyutlarda yardımcı oldular. Elbetteki böyle bir oda hemşehrilerini destekleyecektir. Sağ olsunlar, odanın meclis ve yönetim kurulu başkanları Söke için özverili çalışmalar yapıyorlardır. Bu çalışmaları da aralıksız ve ölçülü olarak devam edecektir. Bu toplantının ana amacı da, SÖKEYE ve SÖKELİYE DAHA İYİ HİZMETİ NASIL VERİRİZ? SORUSUNA YANIT ARAMAKTI. Toplantıda konuşulanları geniş boyutları ile haberlerde verdiğimiz için ben o söylemleri buradan tekrar etmeyeceğim. Bugünkü yazımda bu konunun 25 yıllık öyküsünü kısaca özetleyececeğim. Çünkü genç nesil bu konuyu yeni bir olaymış sanıyor.
Toplantının gündeminde beni en çok ilgilendiren bir konu vardı.
SÖKEDEKİ DURGUNLUĞU NASIL ORTADAN KALDIRIR VE SÖKE ESNAFINA NASIL CANLILIK KAZANDIRIRIZ? peki, ticari hayatı 1990lara kadar, çok canlı ve renkli olan SÖKE ÇARŞISIna ne oldu da bugünkü ağlanacak haline geldi? Ben, toplantıda değinilmeyen, ama Sökenin gelişmesinde etken olan bazı konulara burada başlıklar halinde değinmeden geçmeyeceğim. Bana göre, Sökenin gelişmesini etkileyen faktörleri kısaca şöyle sıralıyabiliriz:
SÖKENİN GELİŞMESİNİ ETKİLEYEN BAŞLICA FAKTÖRLER:
1) 1990 yılına kadar, Sökenin ticari hinterlantı çok genişti. İzmirden sonra 2. ticari merkez konumunda bulunuyordu. Pamuk, buğday, mısır, ayçiçeği, zeytin gibi ekonomik değerleri çok yüksek olan ürünleri üretiyor ve dışa satıyor, bu yolla Sökeye çok miktarda sıcak para giriyor ve bu para söke çarşısına canlılık sağlıyordu. Sanayi, esnaf, inşaat sektörleri bu kaynaktan,besleniyordu. Gelişme, özellikle inşaat sektöründe hızla artıyor, yurt dışındaki işçi ve memur emeklileri Sökeden daire ve dükkan alıyordu. Bu da kentin büyümesini sağlıyordu.
Nüfus hızla artıyor, Söke göç alıyor, tarım ve inşaat sektörleri geniş ölçüde işçiyi istihdam ediyordu. Ne yazık ki bu durum, özellikle 1990dan sonra Sökenin aleyhine döndü. Didim ve Kuşadası inşaat ve turzim sektörlerinde Sökeyi geçtiler. Emeklilerle yurt dışında çalışanlar ve hatta yabancılar bu kıyı kentlerini tercih ederek, Sökede ki büyüme ve inşaat sektörü bu durumdan etkilendi. Hatta Sökede ki toprak ürünlerinden elde edilen gelirlerin büyük çoğunlukları da bu yolla Kuşadası ve Didim gibi kıyı kentlerine akıp gitti. Sökeyi yıkan en önemli etken olarak bu faktörü görmekteyiz. Söke, eski ticari hinterlantını bu yolla kayıp etti. Göç alıp büyüyen değil, göç verip küçülen bir kent konumuna düştü. 2007 adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına göre 2000-2007 yılları arasında Söke ve köylerinden 25000 nüfus göçmüştür. Bu göçen nüfusun büyük çoğunluğu, geçimini tarım ve inşaat sektörlerinden sağlayan işçi aileleridir. Pamukta makineli tarımın başlaması çapa ve toplamada işçi ihtiyacını ortadan kaldırmıştır. Buradaki insanlar iş bulacakları kentlere göçerek, Sökeyi terk etmek zorunda kalmışlardır. Bugün Söke köylerinin %15i boşalmıştır.
2) Söke çarşısını öldüren faktörlerden bazıları da, eski yıllarda Söke ve çevresinde olmayıp 1990dan sonra kurulan büyük mağazalardır. Tansaş, Migros, Şok, Kipa, Tespo, Bim, Pehlivanoğlu, Carfur, DİASA ve benzeri süpermarketlerin kurulması, alış verişte kredi kartı döneminin başlaması, bir milyoncu adı altında ucuz ve kalitesiz uzak doğu mallarını satan mağazaların artması, Söke çarşısını ve pazarını felç etmiştir. Bu mağazalardan çarşı esnafına iş kalmamaktadır. Çin ve benzeri uzak doğu ürünleri sadece esnafı değil, yerli üretim yapan orta ölçekli kobileri de öldürmüştür. Hükümetin bu politikası sanayi dalında çalışan binlerce işçiyi işsiz bırakmış, milyarlarla ölçülen döviz hiçte gerekli olmayan bu ıvır zıvır yoluyla dışa akıtılmıştır. İç ekonomide ise yine büyük kayıpların ve zararların oluşmasını sağlamıştır. Odalar ve esnaf kuruluşları bu akımlar karşısında gerekli önlemleri almamış ve temsil ettikleri esnaf ve sanatkarı yeteri kadar koruyamamışlardır. Geçmişte Aydın Esnaf Odaları Birlik Başkanı Hulusi Akşit ile yaptığım görüşmeler ve bu dalda yazdığım yazılar esnaf birlik ve dayanışmasını sağlayacak öneriler kulak ardı edilerek uygulamaya konmamıştır.
3)Bugün Söke çarşısını öldüren bir üçüncü etkende, Bodrum yolu üzerinde kurulan faktöriyel mağazalardır. Bunlar yol kenarına bir uydu alış-veriş merkezi kurarak, Söke Çarşısını öldürmüşlerdir. Organize sanayi bölgesinin kurulacağı 2. sınıf araziye Tarım Alanları Heba Ediliyor diye feryadı basanlar her ne hikmetse, bu mağazaların kurulduğu 1. sınıf tarım arazileri hesabına seslerini çıkaramıyorlar. Bunlar nasıl çevreci, nasıl tarım arazilerini koruma savunucuları? Daha yazılacak çok şey var. Bunları, yıllar önce SÖKE RAPORU adlı araştırmamda yayınlamıştım. Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu Aydın Valisi olduğu yıllarda Prof. Mortan Grubuna Aydın İli Strateji Planını hazırlatıyordu. O günlerde Sökeye de geldi. Bir akşam Gar Lokantasında oturup yemek yerken Sökeye neler yaparız? Sökede olması gerekenler nelerdir? Nelere ihtiyaç var? konuşuyorduk. SÖKE DEVLET HASTANESİ-ADLİYE SARAYI-EMNİYET SARAYI-İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ VE ÖĞRETMEN EVİ gibi devlet binalarına acil ihtiyaç olduğunu belirledik. Söke Organize Sanayi istiyor. Toprak ürünlerini işleyip katma değer katacak dumansız sanayi istiyor dedim. Hatta daha ileri giderek Söke ithalat ve ihracat limanı istiyor dedim. Vali beni saat 23:30a kadar dinledi. Sonunda dedi ki Hocam senden bir ricam olacak, bunu bir Vali olarak değil de bir Sökeli olarak, bir arkadaş olarak rica ediyorum. Bana bir adet SÖKE RAPORU hazırla. Bu raporda Sökeyi tanıyayım, eksiklerini bileyim ki yatırım programlarında onlara öncelik vereyim. Bende rahmetlinin isteğini seve seve hazırladım. 60 föylü bir sunu dosyasında 100 sayfalık bir raporu sundum.
1) Sökenin tarihi ve geçmişteki misyonu. Bu misyonu bugünkü TÜRK TURİZMİNE YANSIMALARI turizmde bu antik kültür mirasının tanıtılması ve değerlendirilmesi
2) Sökenin Coğrafi yapısı ve jeomorfolojik özellikleri, zonal ve azonal topraklarının çağdaş tekniklerle değerlendirilerek planlı bir üretimle ürün desenlerinin çoğaltılması. Üretilen pamuk ürürnüne dayalı işletmelerin kurulması. Teksitil-yağ-yem ve sunta gibi kompleks ve birbirine dayalı endüstri dalları ile pamuk üreticilerinin desteklenmesi. Pamuk, mısır, buğday, arpa, çavdar ve patates gibi hayati önem taşıyan temel ürünlerin fiyatlarının hükümetçe bir yıl önceden belirlenerek desteklenmesi. Büyük Menderes Irmağının kirletilmeden barajlarda toplanması, Çine Çayı ve yan kollarının barajlarla kelepçelenmesi. MEVCUT ZEYTİN VE İNCİR AĞAÇLARININ YENİLENEREK İYİ CİNSLERİNİN TEŞFİK EDİLMESİ. Yalovadan ceviz, Edremit, Gemlik ve Ayvalıktan zeytin fidanları getirilerek bu türlerin yörede çoğaltılması. Bol süt ve et veren hayvan ırklarının yetiştirilmesine destek verilmesi. Sökede sera ve kapalı örtülütarım üretiminin başlatılması.
3) Söke Organize Sanayi bölgesinin mutlaka kurulması. Bu bölgenin ihracat ve ithalat limanı ile desteklenerek cazip hale getirilmesi. Çünkü bugün deniz yolu ticareti en ucuz ve verimli olmaktadır. Liman Karina açıklarında ve derin sularda olursa İzmir Limanının yükü azalır ve işlemler daha çabuklaşır ve aynı zamanda gemilerin bir çoğu İzmir ve İstanbula gitmek zorunda kalmazlar. Söke demir yolunun bu limana kadar uzatılması ile Aydın, Uşak, Denizli, Afyon ve Ankara illerini kucaklayacak bir liman kazandırılmış olur. Bu yolla Söke Organize Sanayisi ve Güneybatı Anadolu ithalat ve ihracat dallarında önemli potansiyel güçlere kavuşur. Bu da kısa bir sürede bölgeye hayat verir.
4) Adnan Menderes Üniversitesinden, MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİnin Sökede kurulması. Bu fakülte ile Sökede Yüksek öğretim fonksiyonunun artırılması. Ayrıca Sökede orta ve Yüksek okulların açılması.
5) Kültür ve sanata önem verilmesi. Sökeyi tanıtan bir sanat ve edebiyat dergisinin yayınlanması. Bu beş ana başlıkta topladığım konuları detaylandırıp sayın valime sundum. Ayrıca o yıllarda SÖKE RAPORU BAŞLIĞIYLA BİR AY SÜRESİNCE Sökede bir gazetede yayınladım. Bu rapor, bu gazetenin arşivinde mevcuttur. Bu raporda yer verdiğim bir çok konu AYDIN İLİ STRATEJİK PLANInında yer aldı ve yayınlandı. Bunların üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen biz bugün bunları acı olmasına rağmen hayata geçirmek için konuşuyoruz. Bu konuların bazılar hayata geçti. Örneğin Hastahane, Adliye Sarayı, Emniyet Sarayı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Öğretmen evi ile orta ve yüksek dereceli bazı okullar hayata geçti.
Peki Söke Ticaret Odası Söke için ne istiyor? Basını bu toplantıya neden çağırdılar? Bunca açıklamalardan sonra asıl konuya şimdi giriyoruz. Niye bu açıklamaları yaptım. Neden direk olarak bu konuya girmedim. Çünkü bu şarkıyı ben 25 yıldır dinleye dinleye ezberledim. Yaza yaza bıkmadım. Yararı olacaksa vurdum duymaz sorumlular uyanacaksa, bin kerede olsa yazarım. Çünkü Sökede bir dikili ağacım olmasa da Söke benim vatanım. Sökeli benim halkım. Gerekirse bu vatana, bu halka canımı bile veririm. İnşallah bu kere Nasrettin Hocanın göle yoğurt mayası çalışında söylediği gibi Ya tutarsa diyerek yazacağım. * Devamı yarın