“TEK ADAM”

MEHMET ALİ OKLAY

Mondros ateşkesinden sonra, gazeteci Refii Cevdet Ulunay (4 Şb. 1919) İstanbul’daki evinde Mustafa Kemal Paşa ile bir söyleşi yapar, sorularını sorar, cevaplarını alır ve gitmek üzere ayağa kalktığında başka sorusu olup olmadığını tekrar yineler Paşa.
- Soracağım sorular bitti Paşam.
- Bu vatan içine düştüğü felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşur diye sormanızı da beklerdim!
- Afedersiniz Paşam. Böyle bir şeyi ihtimal dahilinde görmüyorum.
- Ben size söyleyeyim, ister yazarsınız, ister yazmazsınız.
Sizin imkansız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı direnişe ikna eder, hazırlarsa vatan kurtarılabilir.
- Nasıl olur Paşam?
- Görünüş tamamen aleyhimize. Ama büyük devletlerin bir de iç yüzleri var. Tarihleri birbiriyle düşman İngiltere ve Fransa siz sanıyor musunuz ki ebediyen müttefik kalacaklar. Asıl rekabet şimdi başlayacak. Ortak düşman onları birleştirdi. Şimdi o eski rekabet yeniden uyanacak. Ayrıca İtalyanlar’ın da başı dertte. Anadolu’da oluşacak milli direnişe karşı koyamazlar. Bu sebeple diyorum ki mücadelenin tam sırasıdır.
- Nasıl Paşam? Hangi asker, hangi para ve silahla? Vatan çölden farksız durumda.
- Çöl sandığınız bu alemde saklı bir kuvvet vardır ki, O da Türk Milleti’dir. Eksik olan teşkilatlanmadır.
Refii Cevdet matbaaya döner ve arkadaşlarına bu olayı anlatır.
“Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, milli direniş harekete geçirilirse, Fransız’ı da, İngiliz’i de, İtalyan’ ı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş. Anladınız mı arkadaşlar? Bu adam (Atatürk’ü kastediyor) deli değil, ZIRDELİYMİŞ!
Hayır, hayır Refii Cevdet’e haksızlık etmeyelim. Mustafa Kemal’in en yakınındakiler de pek farklı düşünmüyorlardı.
Farklı düşünen tek adam oydu. Evet TEK ADAM!