Tarih tekerrürden ibaret derler ya, doğruymuş. Bundan tam 47 yıl önce 12-13 Mayıs 1966 yılının akşam saatlerinde başlayan sağnak yağış, gece boyunca bardaktan boşanırcasına yağmıştı. Söke Çayında yükselen sel suları, önüne çıkanı alıp götürmüştü.
Zarar çok büyüktü. Bir de can kaybı yaşandı. Eski Kasaplar Halinin bulunduğu yerdeki esnaflar, inşaat nedeniyle çayın içinde kurulan barakalara yerleştirilmişti. Sağdan soldan büyükler, Belediye Başkanı Nihat Aşkını ciddi şekilde uyardılar. Mayıs ayı olduğuna bakma, bu dereye güvenme. Ne zaman taşacağı belli olmaz demişlerdi.
Başkan Nihat Aşkın ise, Sizinki kuruntu. Görmüyor musunuz sıcağı, yaz geldi artık demişti.
Gerçekten o yıl hava çok kuraktı. Mart ayında sıcaklık 35 dereceye ulaşmıştı. Ama 12 Mayıs akşamında olan oldu. Akşam saatlerinde başlayan yağmur, gece saatlerinde daha da şiddetlendi. Gece saat 12.00ye doğru derede yükselen sel suları, önüne çıkan ne varsa alıp götürdü. Çay içinde bulunan 30-40 civarında esnafa ait barakalar, içindeki eşyalar, köprü ayaklarında baraj oluşturunca köprünün iyi ayağını sel suları alıp götürdü. Bu sırada Halil İbrahim Efendinin Hanının duvarı da yıkıldı.
Yağmur duraksamadan bütün gece devam etti. Ertesi gün 13 Mayısta Söke dışından gelen gazeteciler, olayı görüntülerken gözlerinin önünde tarihi demir köprü sel sularına karıştı. Söke Çayının tarihçesinde bir çok benzeri olay yaşanmıştır. 1966da Bisikletçi Hüseyin Şenolun genç yaştaki oğlu sel sularına kapılıp, hayatını kaybetmişti. 1994 yılında meydana gelen taşkın da üç cana mal olmuştu.
12-13 Mayısta olanlar
12 Mayıs Pazar saat 19.30 sıralarında Beşparmak eteklerinde başlayan yağmur, bütün gece bardaktan boşanırcasına yağınca, yükseklerden gelen sel suları, Bağarası ile Özbaşı çizgisinde büyük sel baskınlarına neden oldu. Sel sularının dağlardan getirdiği molozlar köy yollarını, beş altı yerden trafiğe kapattı. Sel suları yolun hemen altındaki pamuk, mısır ve bostan ekili alanları doldurdu. Aşırı yağıştan tahminen 75-80 bin dönüm arazi yeniden deniz haline dönüştü. İlgililerin belirttiğine göre, Sökenin güney bölgesindeki dağlarda 12 saatte metrekareye 100 kg yağmur düşmüş. Sel suları eskiden olmayan yeni dere yatakları açmış. Koyun ağılları, büyükbaş hayvan çiftlikleri, sel sularından nasibini almış. Karpuz ekili alanlar, tamamen sel sularıyla dolmuş.
Bütün bunlar 47 yıl sonra yine bir 12-13 Mayıs gecesi meydana geldi. Bütün bu olaylar şüphesiz ki bir tesadüf sonucu olmuştur. Şu tesadüfe bakın ki, 47 yıl sonra yine yaz geldi dediğimiz günlerde aşırı yağışlardan seller meydana gelmiştir.
Ne dersiniz, tarih bir kez daha tekerrür etti mi?
DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ
14 Mayıs 1946 Uluslarası Tarım Üreticileri Federasyonunun kuruluş tarihidir. Türkiye Ziraat Odaları Birliği bu kuruluşun üyesidir. Bu nedenle yalnız Türkiyede değil, kuruluşa üye olan bütün ülkelerde Dünya Çiftçiler Günü çeşitli etkinliklerle kutlanır.
Çiftçi geçimini toprağı ekerek kazanan insandır. Nüfusumuzun büyük kısmı köylerde çiftçilik yapar. Bu çalışma sonucu olarak sofralarımızın ekmeğini, meyvesini, sebzesini üretirler. Yaşamımızı çiftçilerimizin ürettiklerini yiyerek sürdürürüz. Güç şartlar altında çalışan, yorulan çiftçilerimize saygılı olmalıyız. Yiyeceklerimizin her birinde çiftçilerimizin alın teri ve göz nuru olduğunu unutmamalıyız.
Söke Ziraat Odası, Dünya Çiftçiler Gününü çeşitli etkinliklerle kutladı. Odanın zemin katında düzenlenen etkinliğe, CHP İlçe Yönetimi, AK Parti İlçe Teşkilatı, MHP İlçe Teşkilatı, Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi, Bankaların temsilcileri, ilçemizdeki daire müdürleri ve kalabalık bir çiftçi grubu katıldı. Davetlilere keşkek, etli pilav ve ayran ikram edildi. Çeşitli kuruluşlardan Ziraat Odasına gelen kutlama mesajlarının yanı sıra bazı kuruluşlar, odaya çelenklerini gönderdiler.
Gün boyu radyo ve televizyonlarda çiftçilerin sorunları dile getirildi. Tarımda verimlilik konusunda özel programlar yapıldı.
Sulama, ilaçlama ve gübreleme konusunda çiftçilere aydınlatıcı bilgiler verildi. Çok güç şartlar altında çalışan çiftçilerimizin ekonomimize yaptığı katkılar anlatıldı.