"Sorun Kürt sorunu değil, PKK sorunudur!"

MHP Söke İlçe Teşkilatı, "Sorun Kürt sorunu değil, PKK sorunudur!"




Gerçek Gazetesi
Milliyetçi Haretet Partisi Söke İlçe Teşkilatı'ndan yapılan basın açıklamasında son günlerde ülke gündemini oluşturan "Kürt Açılımı" konusunda hükümetin attığı adımların açıklamadan uzak ve samimiyetsiz olduğuna vurgu yapıldı.

" Bugünlerde sonuçları hiç dikkate alınmadan tehlikeli bir senaryo sahnelenmeye başladı. "Kürt Açılımı.”Bu oyun tuzaklarla doludur. Bu sahnede gayri ihtiyari bulunan tüm insanlarımızı uyanık olmaya, bir kere daha düşünmeye davet ediyoruz" ifadelerinin yer aldığı açıklamada, "Kamuoyumuz bilmelidir ki, terör hiçbir şartta amacına ulaşamaz. Ulaşmamalıdır. Terörle biryerlere varılabileceği kafalarda yer bulmamalıdır" denildi.
MHP Söke İlçe Teşkilatı Basın Sözcüsü Durmuş Ali Akçaal imzalı açıklamada, "Ülkemizin bir bölgesi, Güneydoğu Anadolu birçok sorunla adeta boğuşmaktadır. Bu sorunları birçok şekilde sıralayabiliriz. Bunlar, aynı zamanda ülkemizin genel sorunlarıdır. Çözüm için çaba göstermek hepimizin görevi ve yükümlülüğüdür. Terörle mücadelenin ilk zamanlarında, terörle mücadele birimlerimiz bir takım yanlışlıklar yapmış olabilir. Bunlar devlet politikası gibi sunulamaz. Sorunlar mutlaka konuşulmalı. Çözüm aranmalı ve katkıda bulunabilecek her kesimden destek alınmalı. Devletimize düşende budur. Ancak, çözümü konuşmak için İmralı"dan talimat beklenmemeliydi. İmralı"dan gelen mesajlarla 15 Ağustos 2009 milat kabul edilmemeliydi. Şimdi yapılan budur. Başta hükümet olmak üzere, basın, sivil toplum kuruluşları PKK nın uzantılarını muhatap alırcasına, büyük bir gizlilik içinde, AÇILIM"ın ne olduğunu açıklamadan “Kürt Sorunu”nu çözmek için kolları sıvamışlar. Bu işi, terörü bitirip mi, bitirmeden affederek mi yapacaklarını açıklamadan sürdürmekteler. Halbuki atılacak en küçük yanlış adım, yarın telafisi imkansız sorunlara dönüşebilir.

Sorun bize göre “Kürt Sorunu” değildir. Terör sorunudur, PKK sorunudur, ihanet sorunudur. Bugün gelinen noktada bir hatırlatmaya gerek var sanırım.

Başında bir bebek katilinin bulunduğu terör örgütü PKK, Eruh"taki ilk baskınla hedefini nasıl açıklamıştı? Lütfen hatırlayalım.”Marksist, devrimci ve silahlı eylemi seçerek bağımsız bir Kürdistan kurmak.”

Bugün görülüyor ki bu arzundan uzaklaşmışlar. Ya da böyle algılamamız isteniyor.

Türkiye Cumhuriyeti"nin bu hayalle mücadele etmek için 25 yılda kalkınmaya, eğitime, sağlığa, bayındırlığa kısaca insanımıza yapacağı yatırımları hedef oldu. Bu mücadelede gencecik binlerce fidan, öğretmen, polis, subay, vatandaş, öğrenci katledildi. Hedef, bağımsız Kürdistan"dı.

Bugünlerde sonuçları hiç dikkate alınmadan tehlikeli bir senaryo sahnelenmeye başladı.”Kürt Açılımı.”Bu oyun tuzaklarla doludur. Bu sahnede gayri ihtiyari bulunan tüm insanlarımızı uyanık olmaya, bir kere daha düşünmeye davet ediyoruz.

Yukarılardan bir yerlerden bir “FIRSAT” tekerlemesi terennüm edilmeye başladı. Koro halinde. Ama hiç kimse bu fırsatın ne olduğunu, bununla elde edileceğin neler, kaybedileceklerin neler olduğunu ağzına almıyor. Bugüne kadar çok şeyler kaybettik, yeni kayıplar istemiyoruz. Velev ki, kaybedilme ihtimali olan şey; vatandır.

Medyada boy göstermeye hevesli bazı aklıevveller hevesli hevesli Kürt meselesinin çözümü için demokratik haklardan bahsediyor, önerilerde bulunuyor, taleplerini arka arkaya sıralıyor. Sorun demokratik talepler olarak ortaya çıkmadı ki, tamamen bölücü arzu ile başladı. İşte bu nedenle sorunun çözümünde bu taleplerin karşılanması etkili olmaz. Teşhisi doğru koymak lazım. Türkiye Cumhuriyetinde kamuoyu bazı yöntemlerle, etkili sözlerle yanıltılmaya çalışılıyor. Hainlerle işbirliği içinde olup böyle davranmaları anlamak ne kadar mümkünse, sırf iyi niyetle olduğu için payanda durumuna düşen medyatik simalarımızı anlamakta o kadar müşküldür. Konumu ne olursa olsun böyle bir yutturmaca da herkesin uyanık olmak mecburiyeti vardır.

Bir müddetten beri arka arkaya talepler sıralanarak çözümün bu taleplerin karşılanması ile mümkün olabileceği hissi uyandırılmaya çalışılıyor. Bu anlamda, devletimizi ve terörle mücadele unsurlarımızı suçlu ilan etme çabaları yoğunlaştı. Bu anlayışın arkasında durmak, devletin zaafa uğratmak ve teröristin elini güçlendirmek anlamı içerir. Üstelik bu, “devletin bu fırsatı kaçırmaması” gibi içi boş bir aba altından sopa gösterme biçiminde yapılıyor. Nerdeyse denilecek ki, devlet, bölge halkından özür dilesin, zararınızı tazmin etsin, olmadı bölgeden çekilsin. Varılmak istenen budur.

Deniliyor ki, her şeyin konuşulması için hiç bu kadar uygun bir zemin oluşmamıştı. Bugün konuşulanlara bakıldığında PKK sözcülerinin veya DTP nin söylemlerinde en küçük bir taviz görülüyor mu?

Dün ne söylüyorlarsa bugün de aynen devam ediyorlar. Buna karşı devletin başındakiler ne durumda, hemen her şeyi kabul etmiş bir tavırla olup biteni ya seyrediyorlar, ya da birçok talebi kabul noktasındalar. AKP nin Güneydoğu Anadolu milletvekillerinin ifadeleri ile DTPnin ifadeleri arasında bir fark var mı? Biz göremiyoruz.

Hiç kimse terörün amacını ulaşması için bilmeden dahi hizmet etmemelidir. Terörle mücadele etmek Türkiye"de kendisini bu ülkenin vatandaşı kabul eden, herkesin temel görevidir. Mücadele yalnız silahla olmaz. Yapılabilecek aymazlıklar teröre hizmetten başka işe yaramayacaktır.

Herkesin samimiyetle cevaplamasını istediğimiz soru şudur. Terör nasıl başlamıştır? Neden başlamıştır? Kimler başlatmıştır?

Bu soruların cevapları milletimizce malumdur. Buna rağmen birileri, devlet teröründen söz etmekdedir. Hatalarımızı kabul edebiliriz, devletin terörist olduğunu asla kabul etmeyiz.

Çözüm mü? Çok basit, tüm eşkıyalar silahları bırakıp, teslim olur, özür diler, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devleti kabul eder, varsa cezasına razı olur, pişmanlığını ifade eder, tamam. İşte ancak ondan sonra tüm sorular konuşulur, çözülür, bir ve bütün olarak yaşamaya devan ederiz. Aksi takdirde en son terörist yok edilinceye kadar mücadeleye daha etkin yöntemlerle devam edilmelidir.

Zaman zaman barıştan söz edenler eğer samimi iseler önce dağdaki eşkıyaya silahı bırakmaya ikna etsinler. Bu daha doğru olacaktır

Devletimizi ve emliyet mensuplarımızı suçlu ilan etmeye çalışmak, kimseye bir şey kazandırmaz.

Başta hükümet olmak üzere tüm yetkileri Adana valisi Sayın İlhan Atış gibi duyarlı olmaya davet ediyoruz. Kendilerinin, bir gazetecinin ziyaretlerine gelen Amerikan Konsolosu"na yönelttiği “Kürt açılımı hakkında ne düşünüyorsunuz”?Sorusuna verdiği cevap "Kardeşler arasındaki sorun, başkalarına sorulamaz” olmuş. Sayın valiyi kutluyoruz.

Biz kardeşiz sorunlarımızı konuşabiliriz de.

Yeter ki niyetler güzel olsun" deniliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİYASET Haberleri