Bir haftadır yazılarımdan uzak kaldım. Ankara seyahatim oldu. Ankara siyaseti ile iç içe tam beş günüm geçti. Bu arada, ilk eserim olan "Bozkırda Serap" isimli kitabımın basım işlerini de bitirdim. İnşallah 4 Mart'tan itibaren vitrinlerde görürsünüz.
Ankara'da bulunduğum sürede, gidebildiğim kadar siyasi partilerin dergâhlarına uğramaya çalıştım. İlk uğrak yerim DYP Dergâhı oldu. Burada seçim hazırlıklarının yoğun bir şekilde devam ettiğini gördüm. DYP'de barajı şimdiden geçmenin sevinci kadın kollarını da harekete geçirmiş. DYP Kadın Kolları Genel Başkanlığı, tam 210 kadına siyaset dersi ve 500 kadına da seçim taktikleri konusunda eğitim vermiş. Bu sayıyı 1000 kadına çıkarılarak, bütün yurt çapında bire bir seçim çalışmalarında neler yapılacağı anlatılmış. Görünen şu ki, DYP şu anki istatistiklerin verdiği %11.30 barajını daha yukarılara çekme gayreti içerisinde.
İkinci uğrağım AKP Merkezi oldu. AKP'de işler gayet rahat yürüyor gibiydi. Seçim sonuçlarından şimdiden memnundular. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, istediklerini alacaklarından emindiler. Benim anladığım kadarıyla, Cumhurbaşkanlığı'na ne Sayın Erdoğan, ne de Sayın Bülent Arınç aday olmayacak. Geleceğin Cumhurbaşkanı şu anda halen Amerika'da bulunan Sayın Vecdi GÖNÜL olacak gibi. Eğer yanılmıyorsam, işin doğrusu da bu gibi görünüyor.
Üçüncü durağım, MHP Dergâhları oldu. İlçe bazında ziyaretlerde bulunduğum teşkilatlar, %14 oy oranının yetmeyeceğini, bu yüzden de iktidar için çalıştıklarını bildirmektedirler. Bu nedenle de, başta Kadın Kolları olmak üzere, Gençlik Kolları'nı da devreye soktuklarını, artık gençlerinin sokakta değil, masa başında iş yaparken görüleceğini ifade etmişlerdir. Yalnız anlayamadığım bir husus, MHP yöneticilerinin, neden tebessüm gösteremedikleri idi.
MHP, ne kadar canlanırsa canlansın, başta Sayın Bahçeli'nin dahi hiçbir zaman yüzünün güldüğünü görmedik. Hatta 1999 seçimlerinden sonra %17'lik oyla hükümet kurduklarında bile, yüzü bir defacık gülmemişti. Halbuki barajın altında kalan parti liderleri, üzüntülerini gizlemek için yüzlerinden gülümsemeyi hiç eksik etmemişlerdi. Bence, eğer MHP yöneticileri bu asık suratlılıktan vazgeçerlerse, %17'yi de yakalarlar. Sayın Bahçeli endişeli görünüyor. Yüzündeki ifade onu yansıtıyor. Tabi bu durum diğer yöneticilerini de etkiliyor.
CHP Dergahı'nda, nasıl olsa muhalefetiz gibi bir rahatlık sezinledim. İktidar olmayacak izlenimi hakimdi içeride. Sanki son yılların ağır yükünü sırtlamayalım düşüncesi yaygındı, kapısından çıkan yöneticilerinde. MHP'de göremediğim gülümsemeyi burada gördüm. Herkes hayatından çok memnundu ki, kapıdan çıkan etrafına gülücükler saçıyordu. Son yapılan anket sonuçları da epey rahatlatmıştı CHP'yi herhalde. %18 garanti.
Makedonya Cumhuriyeti'nde yatırım yapacak iş adamlarını çağırmak için Yunan gazetelerinde İngilizce haber verilince, Yunanistan ayağa kalktı. Bu olay Yunanistan'da ilk kez oluyordu ve gerek Yunan halkının, gerekse yunan siyasetinin büyük tepkisini çekti. Bu yüzden de gazeteler, yayınladıkları sayılarını geri toplamak mecburiyetinde kaldılar.
Bizde ise, tam tersi. Bütün tersanelerimize girilmiş, vatan toprakları yabancılara satılmış durumdayız. Kuzey Irak'ta PKK'nın varlığının korunmasında babalık görevi yapan Barzani'ye, "Sizlerle ilişkilerimizi geliştirebiliriz" diyen bir meclisin karşısında, milliyetçilik duyguları iyice kabaran Türk toplumunun bu tutumu eleştiri konusu olabiliyor. Tabi ki, bu kabaran milliyetçilik duygularını istismar eden dış güçler de, bir takım yurt içi kirli faaliyetlerle, "milliyetçiliği" bir bağlantı içinde aşağılayabiliyor. Hatta, gidip bir vatandaşın cenazesinde, "Biz de Ermeni'yiz" diye bağırabiliyoruz.