Söke Ovası’nın tek suçlusu kuraklık mı?

E. TURGUT TEKİN

 

Ben otuz yıldan bu yana Söke’de yaşıyorum ve gazetelere devamlı makaleler yazıyorum.

 

      Bundan iki yıl önce, Aydın Ovası’nın topraklarını, sulanabilecek özellikteki azonal toprak varlığını ve mevcut su kaynaklarını içeren bir dosyayı, Aydın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Baştuğ’a vermiştim.

 

Bu dosyayı ona vermemin nedeni şuydu: O günlerde Sayın Baştuğ, bir gazeteye demeç vererek şöyle demişti: “Çine Barajı’na hükümet yeteri kadar kaynak ayıramıyorsa, gelin biz Aydınlılar, kaynaklar bularak bu barajı bitirelim. Yoksa ilerde tüm Aydın halkı bundan etkilenecektir” Ben de yılların göznuru olan araştırmalarımı bir dosya halinde bizzat götürüp Sayın Baştuğ’a elimle teslim ettim. Çünkü o dosyada, Aydın İli ile ilgili toprak varlığı, sulanan ve sulanabilecek arazi dökümü vardı. Mevcut sulama şebekesinin yanısıra, sulanmayan ve ileride sulanabilecek arazilerinin dökümleri de vardı. Zaten Aydın İli genelinde sulanacak topraklar azonaldir. Zonal topraklar sulama olanaklarından yoksun olduğu gibi engebeli olduklarından sulanamazlar. Zaten onlara su bulma imkanları da yoktu. Dosyayı Sayın Başkanıma verirken, “Bu gördüğün dosya benim için değil, Aydın içindir. Sizden bunu bir kitap haline getirmenizi ve bununla bu sorunu hükümete, yetkililere ve halkımıza anlatmanızı rica ediyor ve özellikle istiyorum” Onun da sözü aynen şu oldu; “Aydın İli’nin her karış toprağının suya ihtiyacı vardır. Güzel bir çalışma, hem bunu bir kitap haline getirelim ve hem de barajı yapmak için Ticaret Odaları, Esnaf Odaları, Ziraat Odaları ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Aydın Şubesi’nden, büyük arazi sahiplerinden destek ve kaynak alalım”

 

O yılları herkes anımsar. Aydın Gazeteleri’nden “Mücadele”de Sayın Baştuğ’un demeçleri vardı. Ben de sevinmiştim, belki bir yararı olur diye o dosyayı da sayın başkana sunmuştum. O günden bugüne dek, ne dosya kitap oldu ve ne de baraj yapıldı. Mustafa Bey, verdiği demecin arkasında durdu da, odalardan ve halktan destek aldı mı, almadı mı? Bunu inanın ben de bilmiyorum.  O istedi de, diğerleri mi destek olmadı? Bunlara Sayın Mustafa Baştuğ’un yanıt vermesi ve açıklaması gerekir. Bu sorunu ona bırakıp, biz Söke, Koçarlı ve Germencik ilçelerimize dönelim. Çine Çayı kısmen İncirliova’yı, Söke’nin bütününü, Koçarlı’yı, Germencik’i kapsamaktadır. Bu barajın suyu bu ilçelerin topraklarını sulayacaktır. Aydın Ovası’nın hemen hemen 3/5’ini oluşturmaktadır. Peki buradaki çiftçilerimiz, barajın yapılması için ne yaptılar? Kaç kere Ankara’ya heyetler halinde gidipte dertlerini yandılar. Bu kuraklık birgün kapımızı çalacaktı. Televizyon ekranlarından bilim adamları, gazetelerden yazarlar devamlı olarak, “Küresel Isınmadan” sözettiler. Sizler bunu ne kadar ciddiye aldınız? Kaç tane kuyuyu birleşerek açtınız? Damlama yöntemi ile sulama teşkilatı kurdunuz? Kaç taneniz, gelin bu barajın yapımı için bir fon oluşturup da destek olalım dediniz? Ziraat Odası bunu yapamaz mıydı?

 

Beyler, benim Söke Ovası’nda bir karış toprağım yoktur. Söke’de de bir dikili taşım yok. 2000 krizi, otuz yıllık emeğimi bir vuruşta alıp gitti. Maaşımın 1/4’ü de hacizli. Ben kalkar buradan başka biryere giderim. O hacizli maaşım bana orada da ama iyi ama kötü yeter. Ama sizler gidemezsiniz. Çünkü Anadolu’da çiftçilik Söke kadar kolay değildir. Yağmurun insafına kalmıştır. Yağarsa olur, yağmazsa olmaz. Oralarda böyle bire beşyüzde yoktur. Oralarda bire beş, ya da on çalışır, bu da kimseye hayır vermez. Allah sizlere böyle güzel iklimi, toprakları, su kaynaklarını vermişken kıymetini bilin. Birbirinizi suçlamayı bırakın da, elbirliği, gönül birliği ile bu barajı bitirmeye, harcına bir torba çimento katmaya bakın. Gün gelir, bugün bulduğunuzu da bulamazsınız. Şimdi oturup da onu bunu suçlamayın. Bir de kendinize sorun: Bu barajın yapılması için biz hangi katkıları yaptık? Devletten hep prim istedik, doğrudan gelir desteği aldık, ama kaç kuruşunu baraj için veya kuyu açmak için harcadık?” Şimdi ben bunları yazıyorum ya, bazı çiftçilerimiz bana söveceklerdir. Niye? Şunun için. Neden yazmıyorsun, “Devlet, Söke Ovası’nı afet bölgesi ilan etsin ve dönem başına bize 5000,00 YTL. yardım etsin” İyi de barajı ne ile yapsın? Keşke devletin o kadar gücü  olsa da, hem o yardımı yapsa, hem de barajı bitirse. En başta ben sevinirim. Ama şu da bir gerçek ki herkes herşeyi devletten beklerken, devlete biraz birşeyler vermeli.

 

Çünkü devlet yoktan var edemez. Nasıl şimdi bizler, Menderes’e su gelmediği zaman susuz kalıyorsanız, devletin hazinesine para akmayınca o da susuz kalıyor. Beni yanlış anlamayın ve devlete destek olun.