Didim ilçe olduktan sonra, Söke nüfus ve ticaret alanında önemli bir ölçüde kan kaybına uğradı. Kuşadası ve Didim hızla turizm sayesinde büyürken, nüfusları kat be kat artarken Sökede onlara oranla nüfus artışı yaşanmandı. Bunun elbetteki bir çok etkenleri vardır. Bu etkenleri bir çok insan, kendi açısından değerlendire bilsede, gerçek nedenlerini araştırıp ortaya koymakta Söke için yararlar olacaktır. Belediye, Esnaf Odaları, Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Ziraat Odası, Söke Kaymakamlığı, Yüksek öğretim yönetimi, Organize Sanayi müdürlüğü birlikte toplanarak bu nüfus kaybına neden olan etkenleri araştıracak bir komisyon kurarak tesbitler yaparlarsa Söke için yararlı olacağına inanıyoruz.
Bugün Kuşadasının merkez nüfusu, Söke merkez nüfusunu yakaladı. Söke kılpayı ile önde. Önümüzdeki nüfus sayımında ikinciliği bal gibi Kuşadasına kaptıracağız. Belki genel nüfus itibariyle ikinciliği yine koruyacağız ama, kent merkez nüfusunda üçüncü sıraya bu gidişle düşeceğiz. İyide neden? Herkes büyürken, biz neden küçülüyoruz? Yöneticiler, sivil toplum örgütleri, iş adamları, Söke halkı bundan hiç rahatsız olmuyorlar mı?
Siyasi partilerimiz, genel merkezlerine bu konu ile ilgili nasıl raporlar veriyorlar? Sökenin problemlerini, kan kayıbını önlemek için nasıl projeler üretiyorlar? Bunlar şimdiye kadar hangi oranlarda gerçekleşti? Partiler kanalıyla Sökeye neler kazandırdılar? Doğrusu merak konusudur! Oysa, Söke nin böyle ortak projelere ne çok ihtiyacı var.Söke hangi kaynakları kayıp etti? Kısaca bunlar üzerinde duralım:
1) Söke, bir tarım kenti idi. Pamuk çapasına, pamuk toplamaya dışardan her yıl bir çok insan geliyordu. Bu insanların Söke ekonomisine, ticaretine, pazarına, kentin gelişmesine önemli ölçüde katkıları vardı. Bu kaynak, Sökede makineli tarımın gelişmesi ile kesildi. Artık Sökede bu kaynak olmadığı gibi, üretilen pamuğun parasının yüzde ellisi de Söke dışına gidiyor. Bu kaynak az bir meblağ değildir. Söke, sanayileşe bilseydi, bu kaynak Sökenin gelişmesi için kullanılacaktı. Ama Söke ne yazık ki, bu büyük kaynağıda kayıp etti.
2) Söke, 1990 yılından önce Batı Aydının ticaret merkezi idi. Kuşadasında, Didimde inşaat malzemeleri satan mağazalar yoktu. Sahillerde yapılan inşaatların hemen hemen bütün malzemeleri Sökeden alınıyordu. Otellerin kullandığı malzemeler, gıda maddeleri, meşrubatlar, Pazar sebzeleri hep Söke pazarından alınırdı. Kuşadası ve Didimde ticaret gelişip büyük mağazalar kurulunca, alış veriş oralardan yapılmaya başlayınca, Söke elinde ki bu kaynağıda kayıp etti.
3) Söke nin elinde güçlü bir pazarı vardı. Bu Pazar, bir bölge pazarı niteliğinde idi. Çevreden pazarcılar gelirdi. Yine çevreden bu pazara alış veriş için bir çok insan gelirdi. Canlı bir alış veriş vardı. Gidim, Davutlar, Kuşadası, Güzelçamlı alışveriş için bu pazara gelirdi. O bölgelerde de pazarlar ve ayrıca çevre kasaba ve mahallelerde de semt pazarları kurulunca bu yetmemiş gibi bir de büyük alışveriş mağazaları kuruldu. Söke elindeki bu güçlü kaynağıda bu suretle kayıp etti.
Umudunu sanayileşmeye bağlamıştı. Ne yazık ki yıllardır süren Söke Organize Sanayi Bölgesi bu açığı kapatarak, Sökenin kan kayıbını önleyemedi. İktidar partilerinin yerel yöneticileri ile genel idare yöneticileri bu kuruma dinamiklik kazandıracak hızlı önlemleri alamadılar. Sökeyi yeteri kadar tanıtarak, yatırımcıları çekemediler. Eğer bu durum devam ederse, Söke ikincilikten üçüncülüğe düşmeye mahkum olacaktır. O zaman hepimizin aklı başına gelsede iş işten çoktan geçmiş olacaktır! İlgililere saygıyla sunulur.