Devletin İstatistik Enstitüsü, açıklama yapıyor:
Türkiyede dört kişilik bir aile için açlık sınırı 182 YTLdir.
Şimdi bu derin bilginin yol göstericiliğinde içinden bir türlü çıkılamayan noktaları sıralayalım:
Her şeyden önce, Açlık sınırı denen şey nedir?..
Yani, bir insana aç denebilmesi için, demek ki o insanın fiziksel varlığının bir sınırı geçmesi gerekiyor?
Peki, bu sınırı geçtikten sonra ne oluyor?
Evet İstatistik Enstitüsü bu sınırı geçen insanların akıbeti hakkında hiçbir şey söylemiyor, hiçbir rakam vermiyor
Sadece, Türkiyede bir milyona yakın insanın bu sınırı geçmiş olduğunu belirtmekle yetiniyor... Ve bu açıklama, olağanüstü soğukkanlı bir ağırbaşlılıkla, sakin bir bilim adamı tavrı ile ve kibarca yapılıyor...
Oysa bu işin ne şakaya ne de ağırbaşlı ve kibar bir edaya tahammülü yok
Peki, korkunç insan manzaraları karşısında Türkiye halkının yüzde 96sının oyları ile tasdik edilerek, altına mühür basılmış olan Anayasamızdaki Sosyal Devlet ilkesi ne anlama geliyor?..
Üstelik açlıkla burun buruna gelen ve Devlet İstatistik Enstitüsünün değerli uzmanlarına göre, ha öldük, ha ölüyoruz, aşamasında sıra bekleyen bu insanlar, sayın başbakanımızın deyimi ile, Üst Kimlik olarak Türkiye vatandaşı payesini kazanmış olan insancıklar...
Devletin bu Sayın Enstitüsünün pek sayın uzmanları herhalde sayı saymayı bilmiyorlar Ya da sayıları alt alta yazıp toplamayı beceremiyorlar.
Az da değil... Türkiyenin tam 1 milyon vatandaşı resmi verilere göre aç!..
Ama hayır Gerçekten bu işte bir gariplik var
Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerinde taban olarak alınan 182 TLlik sınırı ele alalım
Dört kişilik bir aile, toplam 182 TL ile nasıl yaşayabilir, hiç hesap ettiniz mi?
Hiç değilse bir şeyler girecek boğazlarına, sonra ısınacaklar, sonra su kullanacaklar Peki elektrik ne olacak? Ya çocuklarınızın okul, kitap, defter giderleri?..
Diyelim ki, oğlunuzu sünnet ettireceksiniz... Veya kızınızı gelin edeceksiniz... Ne olacak? Ya üstünüz, başınız?.. Ya sabun? Sıcak su? Tuz? Ya da sade suya çorba?..
Peki geçtik bütün bunları Ya bir de üstüne üstlük hastalandınız, diyelim Bu durumda çözüm kolay: Atlayıvereceksiniz açlık sınırını... Sizin için, özel olarak, cuppadanak, ardına kadar Cennetin kapısı..
Cenazenizi kaldırarak öteki Dünyaya yatırım yapan birkaç mümin kardeşimiz dua okuyacak rahmetinize... Tabutunuz da oldukça hafif olacak bittabi...
Ve camideki musalla taşının ardında, sizi de iyi bildiklerini söyleyecekler
Ve istatistikçi uzman amcalar, önlerindeki bilgisayardan sizin nüfus kaydınıza bir küçük çentik atacaklar ve özenle çıkaracaklar açlık sınırı hesaplarından sizin adınızı...
Ve Türk varlığına armağan ettiğiniz mevcudiyetinizi yoka çevirecekler...
Amin, diyecek cami imamı.
Bizce bir mahsuru yok, diye karşılık verecek cami avlusundaki cemaat.
Ve bu işlere bakan bir büyüğümüz konuşacak ağır ağır;
Sıradaki gelsin!..