Sevgi: İnsanı, diğer insan veya insanlara karşı, yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel bir duygu türüdür. Bu nedenle sevgi sadece insana ait ve nesnesi insan olan bir kavramdır. Ağaç sevgisiymiş, hayvan severlikmiş, doğa sevgisiymiş bunların hepsi ayrıntıdır. Sanaldır, uyduruktur.
Gelişme; basit olandan üst olana geçişi ifade eder ve canlı, cansız tüm varlıklar bu doğal yasanın kurallarına göre işlevlerini yerine getirirler.
Sevgi ve gelişmenin birlikteliği canlılardan tek insanda anlam kazanır. İnsandan gayrı hiçbir varlık sevgiyi tanımadığı için onların gelişmesinde sevginin hiçbir katkısı olamaz. İnsanda ise var olma nedenlerinden iki kavramdan biridir. Yani insanı var eden şeyler akıl ve sevgidir.
İlgi, sorumluluk, saygı ve bilgilenme gibi sevginin dört önemli ayağı ile, gelişmenin üç önemli kuralı (büyüme, olgunlaşma, hazır olma) her an iletişim içinde değilse orada insan varlığının sürmesi mümkün değildir.
Bu temel tüm olarak anlaşılıp, insanlık anlayışına öncülük edemiyorsa, insanlık, büyük acılarla sürüklenerek yok olmaya mahkumdur. Ayrıca insanlık bir bütündür. Dahası evren bir bütündür. Canlı cansız her şey biri diğerinin dayanağıdır. Üreteni ve yaratanıdır. Yani biz ancak herkes ve her varlıkla varız. Bunlardan birinin yok olması, bütün evrenin yok olmasıdır.
Şimdi geldik esas konuya: İnsanın gelişmesinin büyüme, olgunlaşma ve hazır olma diğer canlılardan ayrı olarak, bedensel ve zihinsel olarak iki bölüm ve de saç beliği örgüsü gibi sarmal bir şekilde yürüdüğünü görüyoruz. Eğer bu gelişme seyrini bilmiyor ya da sevgiyi tanımmışsak, insan ve insanlığın gelişimine katkı sunmamız mümkün değildir. O edilen iri laflarla; vatandı, milletti gibi sevdiklerini, söyledikleri şey, kocaman birer yalandan ibarettir. Hem böyle bir sevgi türü de yok, yönlenme durumu da yok. Vatan üzerinde bulunduğun topraklardır. Toprağın, taşın, neyini seviyorsun? Bu bir ikincisi de sevgi insandan insana iletilen bir duygudur. Diğer sevdiğin her şeyi insandan dolayı seversin. Kuzu seviyorum diyorsun ama kesip etini yiyor ve yediriyorsun. Sevmede böyle bir eylem biçimi yoktur.
Diğer bir yandan da sevme tekil bir eylemdir. Sen birini ya da birilerini sevebilirsin ama, o ya da onlar seni sevmeye bilirler. Buna rağmen sevdiğin insan ya da grubu, sevmenin gereği olan ilgi, bilgi sorumluluk ve saygı ayakları çerçevelerinde yaklaşıp; büyüme, olgunlaşma ve hazır olma konumuna katkı sunabiliyor musun? İşte o zaman senin sevgin bir anlam kazanır. Sevdiğin kişi ya da kişilerin gelişmesine katkı sağlamış olursun.
Ben, vatanımı, milletimi, dindaşımı, yandaşımı seviyorum naraları atarak gelip, senin ve yandaşlarının cepleri şişkinleşip Karun gibi zenginleşiyorsanız, senin ki zaten sevgi değil. Ya benim olursan yada kara toprağın diyen, karasevdalı bıçkın delikanlı gibi olursun, diyeceğim de, onun ki bir kişiyle sınırlı kalırken, sen bir toplumun felaketi olursun. Bu yıkıcılığın dünyayı batırabilir.
İnsanımızın ve insanlığın uyanması, aklını kullanması gerekiyor. İnsanlığın gelişmesini isteyen herkes, sevgiyle yoğrulmuş akıl gücünü insanlığın hizmetine sunması gerekmektedir.
Değilse anandan çıplak doğup, kardı, mirastı, ranttı diyerek açgözlülükle mal, para, itibar peşine düşüp, yalancı ışılamalarla kendinden başka kimseyi kandıramazsın.