Türkiye, gurur verici bir seçim sürecini daha tamamlamış bulunmaktadır. Türk seçmeni, AK Partiye büyük bir destek vermiştir. Çoğunluğun oyunu aldığımız bu seçim zaferiyle ve Türkiye'nin güçlü demokratik kimliğiyle gurur duyuyoruz.
Bu seçim, halkımızın istikrar, ileri demokrasi ve refaha olan desteğini gösteriyor. Biz de, hukukun üstünlüğüne, bireysel özgürlüklere ve refaha verdiğimiz önem doğrultusunda, Avrupa Birliği'ne katılım sürecimize kapsamlı reformlarla devam etmekte kararlıyız.
Kısa bir süre önce tam yetkiyle donatılmış bir Avrupa Birliği Bakanlığı'nın kurulmasıyla, Hükümetimizin AB yolundaki kararlılığı daha da güçlenmiştir. Tüm muhalefet partilerini Türkiye'nin AB dönüşümüne içtenlikle destek vermeye ve katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Seçim sonrası dönemde yapılacak ilk işlerden biri de ulusal uzlaşıya dayalı bir sivil anayasanın hazırlanmasıdır. Bu anayasa, AB katılım sürecimizde atılmış önemli bir adım olacaktır. Anayasanın hazırlanması ve tartışılması sürecinde, muhalefet partilerinin yapıcı bir şekilde katkıda bulunacaklarını umut ediyorum. Bu bağlamda, sadece Hükümetin değil, muhalefetin de demokratik kimliği bir sınavdan geçecektir.
Avrupa Birliğinden beklentimiz ise karşılıklı taahhütlerimize uygun adil bir müzakere sürecidir. Türkiye'nin katılım sürecinin, dar görüşlü iç politika meselelerine malzeme olmamasını umuyoruz. AB'nin müreffeh ve küresel anlamda etkili bir aktör olarak kalabilmesi için, Türkiye katkıda bulunmaya hazırdır. Türkiye, aynı zamanda AB katılım sürecinin Müslüman dünyası tarafından da izlendiğinin bilincindedir.
Kısa sürede çözüme kavuşturulması gereken diğer bir konu da, Türk vatandaşlarına uygulanan vize politikasıdır.
Bir kez daha belirtmek isterim ki, 2013 yılı sonu itibarıyla hedefimiz üyelik kriterlerini karşılamaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yıldönümünü güçlü bir AB üyesi olarak kutlayacağımızı ümit ediyorum.