Basından öğrendiğimize göre, İmamın Askerleri adlı kitabın taslağını evinde bulunduran ya da bilgisayarına kaydeden her kişi terör suçu işlemiş sayılacak
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı terör suçu işlemiş sayılınca ne olacak?
Hakkında kovuşturma başlatılacak.
Bu haber basında çıktı mı?
Çıktı.
Televizyonlarda yayınlandı mı?
Yayınlandı.
Ama bu noktadan sonra oldukça tuhaf bir gelişme yaşanmaktadır ülkemizde.
Yine basından öğrendiğimize göre, İmamın Askerleri, iki gün içinde e-posta yolu ile 100.000 kişiye ulaşmış
Yani sadece iki gün içinde 100.000 adet terör suçlusu üretmiş internet iletişimi
İlginç
Gelişmenin daha da tuhaf bir yanı var.
Hükümetimizin kirli sakallı Sanayi ve Ticaret Bakanı bir televizyon muhabirine verdiği yanıtta şöyle diyor:
- İmamın Ordusu adlı kitap taslağı e-posta yolu ile bana da gelmiş. Dün gece süratle okudum. İçeriğinde çok önemli bilgiler olmadığını gördüm.
Yani?..
Yani, dün gece itibariyle Sayın Bakan da terör suçu işlemiş olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sıradaki yerini almış durumdadır.
Bildiğimiz kadarı ile Türk Ceza Kanunu vatandaşa ayrı Sayın Bakanlara ayrı uygulanamaz.
Mahkeme kararları da öyle
Ama bir Sayın Bakan televizyon ekranı aracılığı ile tüm milletin önünde böyle bir suçu işlemekte hiçbir sakınca görmemektedir.
İşte gerçek sivil itaatsızlık eylemi budur
Türkiyede bir kesim insan kendisini halktan ayrı, yasaların üstünde görmektedir.
Ve Sayın Bakan, bu suçu tüm milletin önünde açıkça işlemiş olmasına rağmen hakkında her hangi bir kovuşturma yapılmayacağını [yine açıkça] bilmektedir.
Bundan emindir.
Çünkü kendisi bir Sayın Bakandır.
Her hangi bir vatandaş değildir.
Bizce Türkiyenin asıl sorunu, henüz piyasaya dahi çıkmamış bir kitabın toplatılarak, yok edilmesinden önce, vatandaşlar arasındaki bu üstü örtülü ayrımın ülke çapında kök salmış olmasıdır
Bu gerçek, ülkemizde yaşayan yurttaşların kanun önünde eşit olmadığını ortaya koymaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kanun önünde eşit değildir.
Ekonomik düzlemde eşit koşullarda değildir.
Sosyal ortamda eşit değildir.
Hilelerle çalkalanan sınavlarda eşit değildir.
Ve Türkiye halkı hayata eşit koşullarda başlamamakta, eşit olarak yaşamamakta ve haklarını eşitlik ilkesine içinde savunamamaktadır
Sayın Bakanın televizyon ekranı karşısında itiraf ettiği asıl gerçek budur