Aydın'ın diplomalı ama bir baltaya sap olamamış sözde gazetecisi,
Hayatı boyunca hiç çalışmayıp, birilerinin sırtından geçinmeyi kendisine ilke edinmiş asalağı,
Sufi Aydın sahte Facebook hesabının arkasına sığınıp, insanlara ağır hakaretlerde bulunan sahtekârı,
Gerçek kimliğiyle yazma medeni cesaretini göstereyen korkağı,
Her türlü düzenbazlığın belgeli kumpasçısı,
Oynanmak istenen çirkin oyunların tescilli taşeronu Metin Can bana çok kızmış.
İki nedenden dolayı kızgınmış!
Birinci neden, cuma günü yayınlanan "Herkes görsün, yine nasıl bir rezilliğin parçası olduğunu!" başlıklı köşe yazım. O yazıda isim vermeden, bir beyinsizin Başkan Özlem Çerçioğlu'na kumpas kurmak istediğini belirmiştim. Para sızdırmaya çalışan bu rezilin, Aydın'ın Topuklu Efesi'nden gereken cevabı aldığını duyurmuştum. Ya evin tapusu ya da bir ev parası yani 200 veya 250 bin liranın eline sayılmasını beklerken nasıl kapının önüne konulduğunu yazmıştım.
Yazıma konu ettiğim ampecinin adını belirtmemiş olmama rağmen Metin Can gocunmuş ve yakın çevresine benimle ilgili tehditler savurmuş.
Gıyabımda asmış, kesmiş.
Daha önce de benzer çıkışları olmuş ve kemiklerimi kıracağı, ipliğimi pazara çıkaracağı yönünde tehditlerde bulunmuştu.
Tüm tehditleri "tıs" tabii ki de!
Gündüz bile evinin perdeleri kapalı vaziyette oturan ve bir gören olur korkusuyla aylarca kafasını pencereden dışarıya çıkarmayan, sokağa adımını atamayan bir kişi kime ne yapabilir ki!
Cesaretide buradan geliyor dümbüğün.
MHP Aydın eski milletvekili Ali Uzunırmak'ı da düelloya çağırdığı gün aslında Aydın sınırlarını çotan terk ettiği anlaşılmıştı.
Özelliklerini saya, saya bitiremediğim ruh hastası ne yaptı biliyormusunuz?
Deşifre ettiğim sahte facebook hesabından benimle ilgili çirkin karikatürler yayınlamaya başladı.
Başka da elinden bir şey gelemezdi zaten.
Yok ki itliğim, uğursuzluğum yazsın, beni rezil etsin.
Böyle adiliklerle avunuyor zavallı.
Aydın kamuoyuna çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi.
Bu paylaşımları nedeniyle elbette yasal haklarımı arayacağım. Yüce yargının, bu ruh hastasına gereken cezayı vereceğine de inancım tam.
Bugüne kadar meydanı boş bulmuş anlaşılan.
Herkesi bir şekilde sindirmiş.
Defalarca, "Beni başkalarıyla karıştırma" diye uyardım kendisini ama nafile, anlamıyor.
Bu ahlaksızca saldırılar beni yıldırmaz. Sonuçta herkes doğruyu ve yanlışı ayırt ediyor.
Dün kendisine mesaj attım ve çirkin paylaşımlar nedeniyle tepkimi dile getirdim.
Ahlaksızca paylaşımlarını kaldırmasını istemedim ama uyardım.
Yine anlamadı ve bugün yazacağım yazıya göre hareket edeceğini belirtti.
Talebiyle çok güldürdü beni!
Bu kişi hakkındaki mücadelemde en ufak bir sapma olmayacaktır. Gazetecilik mesleğinde bu gibilere yer yok. Aydın basını bu ve bunun gibilerden temizlenene kadar bıkmadan, usanmadan yazacağım.
Evet, gelelim bugün yazacağımı belirttiğim konuya!
Konumuz tabii ki de kumpasçı Metin Can'ın bir diğer özelliği!
Kendi yazdığı yazıyla belgeli…
Hem de kendi ağzıyla tescilli...
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'na karşı kurulan kumpas çetisinin bir üyesi olan Metin Can aynı zamanda da taşeronmuş.
Google'de biraz dolaştım. Bu kişinin geçmişini bir araştırayım dedim.
Bir de ne göreyim!
Adana Medya isimli internet sitesinde "Aydın'da olup bitenler" başlıklı ve 27-05-2013 tarihli bir yazı dikkatimi çekti.
"Bir gazetecinin vicdani itirafları..!" diye başlıyor yazı ve şöyle devam ediyor;
"Geçen hafta Hürriyet gazetesi köşe yazarı Şükrü Küçükşahin, 'Aydın’dan da Vali Coş Geçmiş' başlıklı bir yazı kaleme alarak o dönem Aydın Valisi olan Hüseyin Avni Coş hakkında çok ciddi iddialarda bulunmuştu. Yazının ana konusu Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na siyasi bir komplonun organize edildiği yönündeydi.
O dönem bu organizasyona alet olduğu iddia edilen gazeteci Metin Can’ın ibretlik köşe yazısını sizlerle yorumsuz olarak paylaşıyoruz.
İşte o ibretlik köşe yazısı.."
Böyle bir giriş yapılmış yazıya. Gerçekten de tam bir ibret vesikası.
Metin Can'ın kaleme aldığı o rezil yazıyı ve Şükrü Küçükşahin'in "Aydın’dan da Vali Coş Geçmiş" başlıklı yazısını mutlama okuyun. Okuyun ki, bu kumpasçı taşeronun nasıl bir zihniyete sahip olduğunu görün.
Şükrü Küçükşahin ve Adana Medya isimli internet sitesinin yöneticileri, o tarihte Aydın'dan Adana'ya atanan Avni Coş'u eleştirmek isterlerken, Metin Can'ın karıştığı ahlaksızlığı da tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermişler.
Metin Can'ın itirafnamesi, gazetecilik mesleğinin diplomalı yüz karası olduğunun kanıtıdır.
"Bu gece uzun olacak…" başlıklı yazısında utanmadan, sıkılmadan itiraflarda bulunuyor Metin efendi!
Emin olun, bir başkası olsa utancından insan içine çıkmazdı.
"Ben nasıl bir rezilliğin, kepazeliğin parçası oldum" derdi. Bu onurlu mesleği daha fazla kirletmemek adına kalemini kırar, köşesine çekilirdi.
Ama nerede o surat Metin efendide!
Kösele mübarek.
Suratına tükürseler yarabbi şükür diyecek.
Günlerdir sözde gazeteci dememin nedeni budur!
Gazetecilik mesleğiyle bağdaşmayan ahlaksızlıklar bunlar!
Metin efendinin yıkamadan yediği hurmalar şimdi bir yerlerini tırmalıyor.
Başkan Çerçioğlu'na bugün olduğu gibi o gün de Aydın Valiliği koordineli kumpas kurulduğu itirafçı Metin Can tarafından deşifre edilmiş. Gerçekten vicdanının sesini mi dinledi yoksa kumpasta yer alması için verilen sözler mi tutulmadı bilinmez!
Bildiğim bir tek şey var, o da Başkan Özlem Çerçioğlu'na kurulan kumpas tam bir şerefsizliktir.
Şükrü Küçükşahin'in yazısının son bölümünü aynen paylaşmak istiyorum!
"…Ancaaaaak, ne zaman ki Coş, Aydın’dan gitti, o haberi yazan Aydınlı gazeteci, 31 Ocak 2013 günü köşesinde uzun bir itiraf yayınladı.
Olayın bir kurgu olduğunu, haberi Coş’un gönderdiğini yazdı, evrakı aldığı kişileri açıkladı ve de “Asıl amaç bel altı bir vuruştu’ dedi.
“Operasyonda suikastçı, mermiyi sıkan bendim” diye yazıp çok şey sıraladı.
- Rüyalarıma giren polis babam, beni affet! Doğruyu söyleyen emniyet müdürünün sürülmesine (O tayin, tanıklık sonrasına denk düştü) neden oldum...
- (İsim vererek) Üçümüz birden hak yedik, yatacak yerimiz yok...
Çerçioğlu, şoktaydı; yazıyı aldı bu kez o, savcılığa ‘iftira suç duyurusu’ yaptı.
Suç duyurusu üzerinden 4 ay geçti, dava sadece bir polis memuru için açıldı. Ne o gazetecinin, ne yazdığı isimlerin, ne de Vali Coş’un ifadesine başvuruldu.
Her halde normali bu(!) deyip garipsemeyelim; şununla yetinelim: “Ey Türkiye’nin kadınları! Eğer bunun zekâtı dahi doğru da, araştırılmıyorsa; devlet, yargı ve vicdan buysa, vay ki vay!”
İşte; sabah-akşam insanlara yazılarıyla küfür eden, ahlaksız karikatürler yayınlayarak sindirmeye çalışan terbiyesizin salya sümük ağlayarak yazdığı itirafnamesi!
Geçen zaman içerisinde değişen ne oldu?
2013 yılındaki itirafnamenin üzerinden 2 yıl geçmiş ve biz aynı oyunu yine seyrediyoruz.
Devletin kurumu yine aynı. Değişen sadece kişiler. Aydın Valisi Avni Coş gitmiş yerine Erol Ayyıldız gelmiş.
Zihniyet yine aynı!
Aydın Valiliğinin organize ettiği ve yönettiği kumpasta taşeron olarak görev aldığını itiraf eden gazetecilik mesleğin yüz karası Metin Can yine taşeron olarak kullanılıyor!
İnsanların kişilik haklarına saldıran, ahlaksızca yazılmış iftira ve karalama yazıları nedeniyle hapis cezası alan bu kişi nasıl oluyor da cezasını çekmiyor?
Metin Can'ın yakın çevresine söylediği gibi gerçekten, Aydın Valiliği marifetiyle bu kişinin cezası denetimli serbestliğe mi çevrildi?
Aydın Valisi Erol Ayyıldız'a bir sorum daha olacak!
Bu kişinin gazeteci Erman Çetin hakkında yazdığı yazı nedeniyle de tutuklamasının çıktığı ve polisin kendisine ulaşamadığı doğru mudur?
Aydın basın camiasında bu iki konu ciddi bir şekilde tartışılıyor ve konuşuluyor.
Aydın Valiliği binasından çıkmayan bu kişinin belirttiği gibi, hapis cezasında yetki kullanılarak değişikliğe gidildiyse ve yine bir başka hapis cezasından dolayı da polis tarafından aranıyor ve bulunamıyorsa vay ki ne vay…
Bu kumpasçıya ve taşerona arka çıkanlara yazıklar olsun...