Türkiye’nin payı şimdilik %2,7. Bu bile yaklaşık 1.2 milyar dolarlık gelir demek. 1980 öncesinde toplam ihracatımızın, sadece tarım ürünlerinde ve sadece 2-3 milyar dolar olduğunu düşünürseniz hayal gibi ama gerçek!
Türkiye’de Rusya’ya taze meyve-sebze ihracatı yapma iznine sahip (akredite edilmiş) 341 firma var. Ve yine balıkçılık, süt-yumurta, et ürünleri ihraç edebilecek 162 firmamız var. Tavukçuluk sektörü ve koyun, keçi süt ürünleri rekabet edebilecek güçte ve umut vaad ediyor.
Ancak konuyuülke bazından yerele indirgeyecek olursak bu konuların Söke’ye ne kadar uzak olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bizde varsa yoksa pamuk... Dünyada pamuk fiyatları nezle olunca söke çiftçisi zatürre oluyor. Sekiz, on senede bir kuyruklu yıldız görünüyor, herkes geçmişi unutuyor veya unutmak için gayret ediyor, unutmak istiyor çekilen sıkıntıları çünkü.
Oysa çiftçinin derdine çare olması beklenen bölge bazlı, tek ürüne dayanan uygulamalar henüz hayata geçebilmiş değil. Örneğin havza bazlı ürün desteklemeleri Söke’de sadece pamuk üzerine yoğunlaşmayı arttıracaktır. Bu da bizim çiftçimizi pamuğa bağımlılığa zorlayacak. Adana, Antalya pamuk bağımlılığından kurtuldular ancak bizim kurtuluşumuzun zamana ihtiyacı var gibi görünüyor.
pamuk üretiminde sıkıntılarımızdan başka pamuğu işleme, katma değeri yüksek ürünler elde etme konusunda da ilerleme sağlayamadık. Çırçır fabrikalarının sayısını arttırmaktan başka bulabildiğimiz çözüm yok. Müesses nizam Söke çiftçisinin herşeye rağmen pamuk üretmesini istiyor. Enteresan olan, halinden memnun olmayan ya da bize öyle gelen üretici de pamuğa alternatif aramada isteksiz gibi görünüyor.
Paradoksal (çelişki), grift (karmaşık) ve anlaşılması güç...
Gelinin hem ağlayıp, hem gitmesi gibi...
Hem ağlıyoruz, hem pamuk ziraatine devam ediyoruz benim inancım o ki, pamuk ekiminin devam etmesinin en önemli sebebi umut! Çünkü umut hiç tükenmiyor. Her sene yeni filizler veriyor, tazeleniyor. Eskiden popülist politikalar ve politikacılar bu umutlara cevap verirlerdi zaman zaman. Bilhassa seçim dönemleri. Eh aşağı yukarı her sene seçim olurdu memlekette! Kim ne verirse, 5-10 kuruş fazla veren siyasetçiler sağ olsun, işler yürüyüp giderdi.
Artık o günler geçti. Radikal önlemler alınmak zorunda. Pamuğa altermatif bulunmalı. Bunu da yapacak olan çiftçilerimiz. Yok olmuyorsa devam o zaman...
Konu Rusya’ya ihracattan buralara kadar geldi. Çünkü, oralara yollanma ihtimali olan ürünlerden Söke’nin payına düşen pek yok gibi. Önerim odur ki; “alternatif üretim” narenciye, yaş sebze-meyve, hayvancılıktır. Hem çiftçimiz meşgale süresini oniki aya yaymış olur, hem de pamuğa esir olmaktan kurtulur.
Konuşmalı, tartışmalı bir noktaya varmalıyız...
Tüccardan çok esnafa, üreticiye ve üretici birliklerine ihtiyacımız var. Pamuk ekmeye devam edeceksek eğer TARİŞ’i yaşatmalıyız.