“Reklamın Düşündürdükleri”

MEHMET ALİ OKLAY

 

Bugünlerde televizyonlarda bir iletişim firmasının reklamı geçiyor. “Mahalle Esnafı” tabiri ve “o esnafa” sahip çıkılması teması üzerine kurgulanmış olan reklam filmi.

Paradoksal bir şekilde; gelişen, ekonomik gücü artan toplumda AVM (Alışveriş Merkezleri) alışkanlıkları artıyor. Kredi kartlarında yaygınlaşma ve genişleme eski alışkanlıkları köreltiyor. “Bakkal amca, verisiye defterine yaz, ay başında babam ödeyecek” lafını eminim şimdiki çocuklar pez az duymuşlardır. Çelişki burada başlıyor. AVM alışkanlığı artıyor ama “bakkal amcasız” da olmuyor ya da olamayacağı anlaşılıyor. Sadece o da değil, mahalle kasapsız da, manavsız da olamıyor. Çünkü gerçekte bu esnaf mahalleliye soluk veren, “mahalleli” olduğu bilincini çağrıştıran kurumlar.

Eski mahallelerimizde hepsi vardı; kasabı, bakkalı, berberi v.s.. Onlar şimdi de varlar ama, var olma mücadelesi veriyorlar. Üstelik kendilerine göre oldukça şişman, obur, aç gözlü kurumlara karşı. Biz (mahalleli) onların yanında olursak varlıkları sürecek; kim bilir belki bizim varlıklarımız da onların var olmasına bağlı. Onları yaşatırsak yaşayabiliriz belki de.

Tabii onların sosyal sorumlulukları da vardır. Onlar bunu çok iyi bilirler, gereğini de yaparlar çoğu kez. Örneğin işi bozulan bir babadan haberleri vardır onların. Çocuğu dükkanın önünden geçerken içeri çağırır, yardım paketini yollar o haneye. “İşleri düzelince öder baban borcunu” diyerek çocuğun onurunu da kırmadan yardımcı olur hem de. Çünkü o da zor yaşamaktadır, bilir hayatın acımasızlığını. Veren elin, alan elden hayırlı olduğunu bilir. Gücü nisbetinde mahallelinin yaşamına katık sunar. Üstelik az da olsa vereceği verginin mahallesine yol, su olarak döneceğini de bilir.

İşte diyorum biz de sosyal sorumluluklarınızın farkında olmalıyız. Bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmalıyız. Onları terk etmeye hakkımız yok. Ekonomik güçlerimize güvenip, bu güne aldanıp, onları feda edemeyiz. Yaşadığımızı bize hatırlatan o kurumları yaşatmalıyız.

Düşünsenize sabah evinizden çıktınız, dükkanın önünü süpüren “bakkal amca” size iyi dileklerle, güler yüzüyle işinize, okulunuza uğurlar. Hayırlı temennilerde bulunur. Sen de ona mukabele edersin, “hayırlı işler” dilersin. İyi temennilerle karşılıklı günün yoğunluğuna karışır gidersin. Eskiler öyle söylerdi, nasıl başlasan öyle gider diye. Güne güleryüzle başlamak güzeldir velhasıl.

Bizlere güzellikler sunan esnafımızla birlikte yaşamayı başarmalıyız. Güzellikler paylaşılınca çoğalır zira...