Türkiyede bir kesim insan, her yıl, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş gününü hummalı bir faaliyet içinde kutlamaya özen gösteriyor
Sözünü ettiğimiz bu özenin ardında Laik Cumhuriyete alternatif bir başka model oluşturma hedefinin yer alması, konuyu basit bir kutlamanın çok ötesine doğru sürüklüyor
Mesele, laik Türkiye Cumhuriyetine karşıt bir İslam devleti yapılanmasına doğru bir yürüyüş ise, vur davula tokmağı, şen olan hilafet, şen ola...
Bu insanların kafalarına maalesef henüz, Fransız Devriminin tüm uygar dünyaya armağan ettiği laik cumhuriyet, siyasal demokrasi ve özgür bir yurttaş çemberinde oluşan çağdaş Milli Devlet ülküsü ulaşabilmiş değil...
Dertleri dermanları Türkiyenin laik ve sosyal hukuk Devletini küçültmek, güçten düşürmek, kemirmek ve eyaletlere bölerek, iyonlarına ayırmak...
Çağdaş Türk milliyetçiliği düşüncesi, aydınlanma devriminin semtine uğrayamamış olan bu kafalarda hiçbir etki yaratmıyor; hiçbir yansıma yapmıyor ve hiçbir anlam ifade etmiyor
Tam bağımsızlık düşüncesi, emperyalist baskı ve tehditlere karşı ulusça direnme bilinci, bu insanlarımızın hem gönüllerine uzak ve hem de akıllarına ters...
Osmanlı Devleti, [tabiidir ki,] bizim tarihi ve kültürel geçmişimizde yer almaktadır; yer almaya da devam edecektir.
Osmanlı Devleti, biz Türklerin Devletidir.
Halk aynı halktır; kültür aynı kökten gelmektedir.
Dilimiz, dinimiz, geleneklerimiz bu geçmişin izlerini ve damgasını taşımaktadır.
Ancak kökü tarihten gelen kültür mirasımıza sahip çıkmak başka şeydir; Osmanlıyı dine dayalı bir imparatorluk olarak, 2010 yılının Türkiye insanına model olarak önermek çok başka bir şeydir.
Ancak bugünün Türk sağı, Türk milliyetçiliği yerine, Osmanlı milliyetçiliğini; Türk dili yerine Osmanlı dilini; Türk edebiyatı yerine divan edebiyatını; Türk kültürü yerine Osmanlı kültürünü koymayı tercih etmekte Ve Türk milliyetçiliğinin temel esas ve dayanakları yerine, Osmanlının köhne imparatorluk felsefesini yerleştirmeye çalışmaktadır.
Oysa Osmanlı bir ümmetti.
Ümmete dayanan bir imparatorluktu.
Türkiye Cumhuriyeti ise, bir Milli Devlettir
Milli devletler ise, imparatorluklara karşı bağımsızlık mücadelesi veren ulusların modern dünya içindeki çağdaş yapılanmalarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti bu mücadeleyi, ülkesini işgal eden yabancı emperyalistlerle işbirliği içindeki Osmanlı yönetimine karşı vererek kendi milli devletini kurmuştur.
Milli Devletten geri dönülmesi, Türkiyenin kazanmış bulunduğu Kurtuluş [=Bağımsızlık] Savaşının yeniden masaya yatırılması anlamına gelir
Tüm milletin kan dökerek kazandığı bir Bağımsızlık Savaşının, bunca yıl sonra masa başında kaybedilmesi demektir...
Osmanlı yönetici sınıfının yetiştirildiği Enduruna Türkler, Etrak-ı Bidrak kabul edilir ve söz konusu okula alınmazlardı
Etrak-ı bidrak, algılama yeteneğinden yoksun Türk, anlamına gelen hakaret ve aşağılama yüklü bir kavramdır...
Yani, Osmanlının üst yönetim kadrolarını işgal etmiş olan bu zihniyet, Türkleri aptal, salak ve bigane kişiler olarak kabul etmekte ve hatta onları, devletinin yöneticisi olarak eğitilmeye dahi değer görmemektedirler
Türkiyenin sağ düşüncesi, böyle bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunu nasıl ve ne zaman algılayacak?.. Ve Türk milliyetçiliğinin kendi öznel gerçekliği ile hangi süreçte yüz yüze gelebilecektir?..
Bir başka ifade ile Osmanlı İmparatorluğu, üst-kültür olarak Türklüğü reddetmektedir...
İstiklal Savaşımızda işte bu reddedilen Türklük, memleketi işgal eden emperyalistlerle işbirliği yapan Osmanlı idaresine karşı bir Bağımsızlık Savaşı vermiş ve kendi Milli Devletini, bu esas ve koşullar içinde yaratmıştır
Türk Milliyetçiliği, kendi tarihine şaşı bakmaktan kurtarılmalı, kendi kültürüne yabancılaşmaktan arındırılmalı ve böylece de, laik ve sosyal Türkiye Cumhuriyetinin temel felsefesi aydınlatılmalıdır. Ancak bu yöndeki aydınlanma, (sadece) pasif bir biçimde bilgi edinilerek gerçekleştirilemez.Aydınlanma, aynı zamanda bir eylem işidir.
Okuma, öğrenme, bilinçlen-me, birleşme ve örgütlenerek birbiri ile kenetlenme, aydınlan- manın vazgeçilemez temel öğeleridir. Türk Sağı gerçek anlamda milliyetçi olmak ve Milli Devletini savunmak durumundadır.
Aksi halde Türk milliyetçisi, Milli Devletimizi yıkma, Türk Devletini küçültme, yıpratma, zayıflatma ve nihayetinde de bölgelere ayırarak ufalama amacını taşıyanların oyuncağı ve maşası olmaktan kurtulamaz. Ve çağ dışı milliyetçiliğin duygusal platformunda güdülmekten kendisini kurtaramaz