Sevgili çocuklar,
İki veya daha fazla kardeşi olanlarınız mutlaka vardır, değil mi?
Anneler, babalar kendi evlatları olan bu çocuklara bir şey alacakları veya bir şey verecekleri zaman neye dikkat ederler, hiç düşündünüz mü?
Çocuklar arasında hepsine aynı şeyi aynı miktar vermeye çalışırlar.
Anne ben bundan daha çok istiyorum diyen kardeşinize ise;
Bak kardeşlerine de aynısını verdim. Sana daha fazla veremem derler.
Veya çocuklardan birisi kendine verileni çöpe atarak tekrar istese ona o şeyden bir daha verilmez, doğrusu budur değil mi?
İşte annenin yaptığı bu davranış çocuklar arasında adaleti gözetmektir. Çocukları arasında bir fark ortaya getirmemektir. Daha az alan bir çocuğun daha çok alan kardeşini kıskanmaması içindir. Elindekini boşa harcayana bir daha eline aldığını boşa harcamamasını sağlamak içindir.
Daha küçük çocukken bile hepimiz annemizin bu adil davranışından memnun oluruz.
Yaşımız büyüyüp de bir meslek sahibi olarak (öğretmen, mühendis, avukat v.b) hayata atıldığımız bir adaletsizlikle karşılaşırsak ne düşünür, ne yaparız?
Aynı meslek sahibi olana ve aynı iş yerinde çalışan iki insana ayrı ücretler önenmiyor, aynı paralar verilmiyorsa o zaman ne yaparsınız?
İşte hikâyemiz bu soruyla birlikte başlıyor.
ADALETSİZLİK Mİ
VAR
Sevgili çocuklar,
Bir iş yerinde çalışan ama aynı işi yapan iki işçi bir yevmiye (günlük) olarak 10 para alıyor, diğeri ise 5 para alıyormuş.
Sevgili çocuklar,
Burada size iki açıklama yapmam gerekiyor.
Biz şimdi birimi lira olan parayı kullanıyoruz. Ama eskiden birimi para olan paralar kullanılırmış. İşte hikâyemiz böyle bir devirde geçiyor.
Bu gün bile Anadolumuz da birisi diğerini kızdığı zaman ona; Sen beş paralık adamsın diyerek kötülemeye çalışır. Gelelim hikâyemize;
Çalıştığı iş yerinden 5 para yevmiye alan işçi önceleri kendi içinden; Bu haksızlıktır. Ben arkadaşımla aynı işi yaptığım halde niçin o benden iki kat fazla para alıyor dermiş.
Bir müddet sonra dayanamamış, belki işimden atılırım korkusuna rağmen, işverene;
Efendim. Ben arkadaşım sizin iş yerinizde çalışıyor ve aynı işi yapıyoruz. Siz ona işinin karşılığı olarak gündelik olarak 10 para veriyorsunuz da niçin bana 5 para veriyorsunuz? Bu haksızlık olmuyor mu? deyivermiş.
İŞÇİLER SINAVA
ÇEKİLİYOR
Patron, işçisinin sözlerini sükunetle (öfkelenmeden) dinlemiş ve;
Peki, evladım. Yarın bunu seninle bir daha konuşalım demiş.
Ertesi günü Patron önde, iki işçisi arkasında düşmüşler yola Geniş bir alana gelmişler. Patron burada durmuş ve her iki işçisine seslenerek;
Buradan bir şeyler görüyor musunuz, çocuklar? demiş.
Her iki işçi de ta uzaklardan bir kervanın geçtiğini görmüşler ve dönüp patronlarına;
Hayli uzakta, geçmekte olan bir deve kervanı görüyoruz demişler.
Peki demiş patron. Sonra o 5 para alan adamına dönerek,
Bak bakalım, bu kervan nereye gidiyormuş? diye sormuş.
Beş paralık adam uzun yolu yürüyerek gitmiş ve sonra da geri gelmiş ve;
Bağdata (eskiden bizim olan Irakda bir şehir) gidiyormuş, efendim demiş.
Sonra Patron diğer adamına dönerek;
Oğlum bir de sen öğren bakalım. Bu kervan nereye gidiyormuş? diye sormuş.
O işçi de o uzun yolu yürüyerek gitmiş, öğreneceğini öğrenmiş ve geri gelmiş;
Efendim demiş, Patrona;
Bu kervan 3 gün önce İstanbuldan yola çıkmış. Bağdata gidiyormuş. Kervanda 40 deve var. Bunların yarısının yükü süs eşyaları, diğer yarısı ise ev eşyaları taşıyormuş. Kervan Bağdattan dönerken ipekli eşyalar alacakmış. Kervanda 10 kadar tüccar ve 10 kadar da muhafız varmış diyerek ayrıntılı bir bilgi takdim etmiş.
Sonra Patron, o Beş paralık adama dönerek;
Anladın mı, oğlum demiş. Ona niçin 10 para veriyorum da sana 5 para veriyorum
Sevgili çocuklar,
Aman çok dikkat edin. Günümüzün ilmini, fennini ve özellikle bir yabancı dilini öğrenin. Hayatta muvaffak (başarılı) olabilmek için mutlaka 10 paralık adam olmaya gayret edin. Sakın, 5 para yevmiye bana yeter diye düşünerek beş paralık adam olmayın.
Oldu mu?