Ölümünün 4. yılında Vali Recep Yazıcıoğlu’nu anarken

E. TURGUT TEKİN

 

4 Eylül 2007 tarihinde acı bir trafik kazası sonucunda değerli insan, üstün başarılı bir brokrat ve süper valimiz Recep Yazıcıoğlu’nu kaybettik. 

Günler ne çabuk gelip geçmiş. Aramızdan ayrılalı tam dört koca yıl olmuş.

Onu unutmak ise, asla mümkün değildir.

Dostları vardı, düşmanları yoktu. Rakipleri vardı, ama asla ona ulaşamıyorlardı. Dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'da bunlardan biri idi. Rahmetli Özal'ın Kenan Evren'e rağmen Vali yaptığı Recep Yazıcıoğlu'nu çekemediği için merkeze aldı. Bütün Türkiye, bu süper valinin merkeze alınışını kınarken o sadece, "Dediğim dedik" uğruna böyle aranıpta bulunması zor olan süper insanı merkeze çekmekle eline ne geçti? Ne geçecek, bir kocaman hiç!.

Başka ülkelerde, Recep Yazıcıoğlu gibi valiler, taktir edilir, müsteşar yapılırken, bizde merkeze alınıp, pasif işlerde oyalandırılır. Neden mi dersiniz? Nedeni çekememezliktir. Benden üstün olursa, yarın ki seçimlerde benim yerime meclise gidir, bakan olur kaygısı onların yüreklerini karartmıştır: Tantan'da bakanlığı döneminde vali Recep Yazıcıoğlu'na elinden geleni yaptı. Hatta mahkemeye bile verdiler. Sanki mağdur olan birçok insan varmış gibi. Köprü dizisini izlediniz. Bir dizide olsa, doğuda o koşullarda görev yapmanın ne kadar zor olduğunu gördünüz. Ben üç kere Erzincan'a gittim. İkisinde o çağırdı, birinde ise ben gittim. Yaptığı işleri, çalışmaları bana tek tek anlattı. Her gidişimde onu, daha başarılı işler yapma çabası içinde buldum. O, kendisini vatanına ve ulusuna adamıştı. Gece ve gündüz demeden koşturuyor, çok geceler makamında sabahlıyordu. Hele o deprem günlerinde, evini unutmuştu. Uykuyu unutmuştu. İlçe ilçe, köy köy koşuyordu. Halkın hepsine hitap etmek kolay değildir. O karmaşada her kafadan bir söz çıkıyordu. Ağzı olan konuşuyordu. Buna rağmen, o yılmadan dinlenmeden Erzincanlılar'ın yaralarını sarmaya çalışıyordu. Sardı da!. Çok kısa bir sürede, Erzincan'ı toparladı, eskisinden daha güzel yaptırdı. Böyle  bir insan Erzincanlılar'ın gözünde unutulmaz bir insan olmaz mı? Elbette olur ve oldu da. Ama bunun karşılığında Tantan, onu, Müsteşar veya daha büyük illere vali yapacak yerde, onu merkeze alarak susturmaya, çalıştı. Ama o, asla susmadı, hak bildiği yolda tek başına yürüdü. Bugün Anavatan Partisi’ni böyle kişiler, Erkan Mumcu gibi kişiler batırdılar. Partiye ve partinin felsefesine gerçekten çok yazık oldu.

RECEP YAZICIOGLU’NUN DAVASI NEYDİ?

Yazıcıoğlu gerek uygulamalarında ve gerekse yazdığı kitaplarında ve gerektikçe de televizyon ekranlarında, davasını şöyle dile getiriyordu: “Artık bu merkeziyetçi sistem çökmüştür. Devleti bir sarmaşık gibi saran bürokrasi, onun hayat damarlarını kurutmuştur. Devletin bu bürokrasi hastalığından kurtarılması gerekir” İkinci davası ise, yerinden yönetim sistemi güçlendirilerek, bu dalda reform niteliğinde yenilikler yapılmalıdır. Bu yerinden yönetimlere, birçok yetkiler verilmelidir. Bu yetkiler, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklere sahip olmalıdır.

Ne yazık ki, onun düşünceleri hep kağıt üzerinde kaldı. Politikacılar kendi bildiklerini okuyorlar. Onlara göre senin, benim görüşüm boş. Onlar, ancak kendi görüşleriini söylüyorlar. Onları uygulamaya koyuyorlar. Senin ve benim deyimim hiçbir işe yaramıyor. Böyle oldukça da bu ülke gerisin geri sayıyor.

Ölümünün 4. yılında onu rahmetle anarken, Allah’tan mağrifet dilerim.