Düşünmek bu kadar mı zor?
Sağlıklı düşünmek için gerekli olan sağlıklı-doğru bilgileri titizlikle toplayıp tam bir tarafsızlıkla irdelemek bu kadar mı güç?
İnsanlarımızın çok büyük bir çoğunluğu -ne yazık ki- bu zorluğa karşı direnemiyorlar.
Hazır bilgi bile değil... Hazırdan öte; paketlenmiş, sarıp sarmalanmış düşünceleri istif edip, dünyaya bu istifin tepelerinden bakıyorlar.
Hele hele bir ön-kabulleri varsa...
Hele hele bir tarafın gözlüğünü edinmişlerse...
Hele hele taraf olmayı atlayıp "yandaş" olma kolaylığına terfi etmişlerse... Vay, vay, vay!
İşte bu kişilere hiçbir şeyi anlatamazsınız.
Sizi, [gerçekten] dinlemezler bile.
Düşüncelerle yüzleşmek -hatta- onları korkutur bile. Korkularının kaynağında "taraf" oldukları, yandaş düzleminde saf tuttukları her ne ise, onun sarsılabileceği endişesi vardır.
Çünkü bu arkadaşlarımız, "önce ateş ederler, sonra nişan alırlar..."
Ateş etmişlerdir bir kere... Taraf olmuşlardır; iş işen geçmiştir!
A = B'dir.
Ne yapsanız nafiledir. Çünkü bir kez karar verilmiştir.
Artık A'nın sadece A olduğunun tespiti ihtimali yoktur.
Çünkü böyle bir ihtimalin varlığı için sorgulama, araştırma, doğru bilgiye ulaşma yeteneği, olan/biten karşısında objektif olma sorumluluğu gerekir.
İşte olmayan budur!
Üstelik "taraf" olma oluşumunda -çoğunlukla- düşünsel öğeler değil; hissi, sübjektif, kişisel tercihler, beğeniler ya da nefretler mevcuttur.
Bu tür kişiler salt ve sırf gerçeğin acımasız çıplaklığı yerine ön-yargı ile kabullenmenin kolaylığına sığınırlar.
İşte bunun için sorgulama edimine uzak dururlar.
Çünkü, sorgulama onların ön-kabullerine zarar verebilir.
Bu zarar ise, seçilmiş bulunan kolay yolu tahrip edebilir.
Ve kişi -maazallah- düşünmek zorunda kalabilir.
Hem de sıfır noktasından başlayarak ve adım adım, yeniden/yeniden düşünmek... Tıpkı Descartes gibi; tıpkı aydınlanma düşüncesinin sorgulama yöntemlerini insanların özgür iradelerine armağan eden büyük düşünürler gibi...
Descartes şöyle diyor:
- Eğer gerçeği gerçekten bilmek istiyorsan, yaşamında bir kez olsun bütün şeyler hakkında şüphe et.
Ve devam ediyor:
- Akıllı olmak da bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır.
Yani... Bütün bu düşüncellere hak vermek yetmiyor. Önemli olan o düşüncelerin rotasında adım atabilmek.
Hiç değilse, denemek!