Günlük gazetelerimi elime aldığım an ne zamandır yazmak istediğim konunun artık çığrından çıktığını farkettim.
İntihar, cinayet ve eylemler.
Genel itibariyle başlıklar farklı olsa bile, haberin içeriğini okuduğumuzda hep aynı sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.
Geçim sıkıntısı...
Mantıklı bir insan birazcık düşünse, şu an ülkemizde özellikle asgari ücretle çalışan bir kişinin ailesini geçindirmek için nasıl bir çaba sarfettiğini görecektir.
Ama ne yaparsa yapsın ayaklar yorganın hep dışında kalacaktır.
Bu yüzden memurlar sokaklara dökülmedilermi?
Tekel işçileri bu yüzden haklarının peşine düşmedilermi?
Afedersiniz ama herşey para demek!
Adım para, nefes para...
Elektirk, su, kira...
Yeme, içme derken,
Ay ortasında elde avuçta kocaman bir sıfır.
Peki bu boşluğu doldurmanın bir yolu varmıdır sorusuna bulunan yanıt, kredi kartı borçlarını ortaya çıkardı.
Varolmayan bir para ve kullanımı sonrası çıkan tablolar.
Kredi kartı batakları.
Borç gırtlağa kadar.
Haciz kapıda bekler.
Birde işten çık deseler...
Psikoloji allak bullak...
ya sonra...
İntihar, cinayet ve eylemler...
Bizlerde günlük gazeteler elimizde, haberleri okurken hayıflanıyoruz;
Ne olacak bu memleketin hali?