NE EDİSON, NE FREUD İLLA Kİ FACEBOOK...

FARUK HAKSAL

Facebook, bizce büyük bir icat.
Bizce facebook'u bulan kişi, Edison'dan daha büyük bir mucit.
Edison'unki ne ki?..
Bula bula bir ampul... Gel şimdi çık işin içinden, kurtul.
Söndür, sönmüyor; çevir düğmeyi, çevrilmiyor. Bir usta lazım, önemli, kurmay zekâsı olan, tecrübe birikimi engin, büyük bir usta.
Gelin görün ki, facebook'u bulan kişinin önemini henüz yeteri ölçüde takdir edemiyoruz.
Sanıyoruz, henüz keşfin kocamanlığını henüz anlamadık.
Facebook "çağdaş" insan insanın çözümlemesidir.
Onun, maddelerin oluşturduğu, nesnelerin kuşattığı tüketim toplumu içindeki yalnızlığını, bedelsiz olarak tedavi eden dâhiyane bir buluştur.
Tırnak içindeki çağdaş insan, kendisini ifade etme imkânını sınırsız bir biçimde önüne sunulan sanal halının üzerinden koşa/oynaya geçerek yakalamaktadır.
Kimse sözünü kesmemektedir.
Konuşma sırası yoktur.
Ne isterse söylemektedir.
Ne hissediyorsa, hiç değilse biraz, açılabilmektedir.
Nereye mi gitmiş?..
Diyelim ki, kıytırık bir karlı tepenin yamacındasınız... Çek fotoğrafını at sanal alemin içine, ıssızlığın yok olsun. Yaz altına göğsünü gere gere:
-    İsviçre Alplerinden güzel bir manzara!..
Kime ne?..
Var mı karışan görüşen.
Azarlayan, bağıran.
Sahi... Fazla abarttık. 
Diyelim ki, Kütahya'nın bilmem/ne vadisinin bitimindeki gerçek bir tepe de olabilir örneğimiz.
Burada önemli olan facebook "kişi"sinin gerçekte ya da gerçek olmayan bir zeminde yapıp ettiği bir şeyin, söylediği bir sözün cümle aleme ilan edilmesidir.
Ey Dünya!.. İşte bendeniz Kütahya'dayım. 
Yani, "BEN" yaşıyorum. Ve buradayım. 
Ve size bunu ilan ediyorum, açıktan açığa bildiriyorum.
Bu gerçek bir meydan okuyuştur.
Kendi bireyliğini, sosyal medya denen zımbırtı aracılığı ile topluma ileri sürmektir!.. Deklare etmektir.
Buna cesaret etmektir.
Zeminini bulmak ve hatta o zemini bizzat yaratmaktır.
Hangi boyda, hangi renkte ve ne boyutta olursa olsun, [artık] fark etmez, düşüncesini açıklamaktır...
Yakından bakıldığında gerçek bir psikiyatri seansıdır olup/bitenler.
Belki de bir grup-terapisidir.
Ne Edison, ne freud, ne young ve ne de Adler...
Bu buluş hem "çağdaş", hem "yeni-yepyeni" ve hem de bir kalemtıraştır...
Evet, bildiğiniz kalemtıraş... Ne olmuş yani?..
Ben de böyle ifade ediyorum kendimi; bir itirazınız mı var:
-    İllaki kalemtıraş!