Nasıl başlarsınız. Bir ocak sabahında, sabahın ilk ışıkları ile birlikte gözünüzü pencereden dışarı uzatarak farklı bir gün görmeyi isterken yine benzer bir güne uyanırken ..
Nasıl başlarsınız daha sekiz saat önce gece ile uyku arasında kurduğunuz yeni bir Dünya düşünüzün, gecede TUTSAK kaldığını görürken
..
Nasıl başlarsınız, okumayan, düşünmeyen, üretmeyen, anlamayan, empati yapmayan, kavga kültürü ile yoğrulan bir çoğunluk içerisinde yaşarken.
Nasıl başlarsınız siz bir şeyler üretmeye çalışırken, ürettiklerinize daha önce söylediklerinize, gerçek niyetinize bakmadan, uluorta ve belden aşağı vurulmaya çalışılırken. Eleştirilerini yüzünüze karşı yapma olanağına sahip arkadaşınızın, size ulaşmadan sağda solda, gereksiz bir takım konuşmalar yaptığını bilirken. Duyarken. Asılsız soru işaretleri yaratmaya çalışırken. Aslı astarı bulunmayan suçlamalarda bulunurken.
Nasıl başlarsınız. Hukukun Üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını, insan hak ve özgürlüklerinin hangi tür olayda olursa olsun ve kimden nereden gelirse gelsin uygulanması gerektiğini söylerken sanki suçluları savunuyormuşcasına suçlanırken.
Nasıl başlarsınız. "Yiğidi vur hakkını yeme:' deyiminden yola çıkarak beğendiğimiz ya da beğenmediğimiz kurum ya da gerçek kişilerin doğru yaptıklarına doğru derken sanki o tarafa geçmiş gibi yaftalarla suçlanırken.
Sanki, yaptıklarımızla ya da söylediklerimizle veya eleştirilerimizle illede birilerine yaranmaya çalıştığınız ileri sürülür, bağımsız duruşunuz zedelenirken.
Nasıl başlarsınız,
İSA'yı eleştirdiğimizde MUSA'cı diye, MUSA'yı eleştirdiğimizde ise İSA'cı diye suçlanırken. Ve bu suçlamaları daha çok düşüncenin özgürlüğünü savunduğunu iddia eden kişilerden görürken.
Nasıl başlarsınız, Yaşamları boyunca koltuk kavgası yapan insanlarımızın, arkadaşlarımızın ve mümkündür bazı dostlarımızın ya da dost sandıklarımızın sizi koltuk peşinde olmakla suçlarken. Ve sanki düşünmek, üretmek ve hatta yazmak için ille de bir örgüt yada kurum içerisinde olmamız gerekiyormuş gibi aldatmaca içerisine girerken.
Nasıl başlarsınız, yıllarca emek verdiğiniz, yıllarca sırtınızda taşıdığınız, yıllarca hatalarını görmezden geldiğiniz, yıllarca tek yanlı da olsa saygı duyduğunuz ve sevgi beslemeye çalıştığınız insanların bir koltuk uğruna sizi sattığını görürken.
Nasıl başlarsınız. Sadece işine geldiklerini okuyan, gören, duyan bir toplum içerisinde, çok önce değil 11 Ekim ve 20 Ekim 2008 tarihli yazılarınızın okunmadığını bilirken ve insanların kendi başarısızlıklarını başkalarını suçlayarak örtmeye çalıştığını görürken.
Ve...
Herkesin koltuk peşinde olduğu sanılan bir dönemde Barışı, kardeşliği, sömürüsüz bir Dünyayı savunmak için nasıl başlarsınız.