Gerçek Gazetesi
Eğitim Sen Söke temsilciliği Kadın Sekreteri Nihal Çelik imzalı basın açıklamasında "N.Ç Davasında Yargıtay Kararı Adalet Duygusunu İncitmiş, Vicdanları Yaralamıştır" ifadeleri kullanıldı.
Çelik yaptığı basın açıklamasında 13 yaşındaki bir çocuğun tecavüz davasının 7 yıl sürmesini de eleştirerek şu ifadelere yer verdi, Mardin"de 13 yaşındaki N.Ç"nin tecavüze uğramasıyla ilgili dava yedi yıl sürmüş, yerel mahkemenin geçen yıl verdiği karar Yargıtay"a gitmişti. Yargıtay 14. Ceza Dairesi hem hukuk, hem insan hakları hem de çocuk hakları açısından utanç verici bu kararı onadığını açıklamıştır. 32 sanıklı davada N.Ç"nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu yönündeki karar en az 10 yıl ceza verilmesi gereken tecavüz suçundan değil; en az 5 yıl ceza öngören 15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak suçundan ceza verilmiş, rızasını alarak alıkoymak suçunun zamanaşımından düşmesi kararını da onayarak ve içlerinde çoğunluğu kamu görevlileri olan suçluları hapisten kurtarmıştır.
13 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik bu tecavüz davasının yıllarca uzaması büyük bir sorundur. Yerel mahkemenin verdiği kararın onanması, ülkemizde kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldıkları taciz ve tecavüz olaylarının gerekli karşılığı bulmayacağına; saldırganları engelleyici, caydırıcı ve risk altındakileri koruyucu bir zihniyetten ve mekanizmadan hala çok uzakta bulunduğumuza dair kaygılarımızı derinleştirmiştir. Kadın Bakanlığı'nın adını aile bakanlığı yapan devlet erki, bu kararla ataerkil zihniyeti daha da pekiştirmiş olduklarını görmelidirler.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi baktığı bu davada hukuki bilgilerini bir çocuğun olduğunu görmezden gelip, devletin askerlerini, memurlarını, korucularını kurtarmak adına tecavüzcüleri nasıl kurtarırım diye kullanmıştır. Kararı veren hakimlere TCK"nın 103. maddesini iyi okumalarını öneririz. Yasa, 15 yaşını tamamlamamış çocukları fiilin anlam ve sonucunu anlamayacak çocuk kategorisine sokar ve bu çocuklara karşı işlenen fiilde de çocuğun rızası olup olmadığı aranmaz. Çünkü çocuk rızanın sonuçlarını anlayamayacaktır. N.Ç. tecavüze uğradığında 15 yaşından küçüktü ve mahkeme bu nedenle rıza araştırmasına hiç girmemeliydi. Yine Yargıtay tecavüzcüden 'başka herkes suçludur' kararını onamış ve tecavüz edenin haklarını koruyarak, tecavüze uğrayanı kadın (çocuk) olduğu için önemsememiştir. Eğitim emekçileri olarak okullarda olmaları gereken, ailesi koruyamıyorsa bile devlet tarafından korunması zorunlu olan N.Ç ve risk altındaki çocuklarımız için daha fazla kaygı duymaya başladık. Siirt'te de çocuklarımızn yaşamlarının hiçe sayılacağından kaygılanıyoruz ve kızgınız; kızgınız; çünkü bu çocuklar zamanlarının yarısını bizimle geçiren öğrencilerimiz. Okullara gönderilen genelgeler mahkemelerde hiçe sayılmaktadır. Risk altındaki çocuklarımızın cinsel taciz ve tecavüz suçları karşısında korunmasını sağlayacak önlemler bu tür kararlarla boşa çıkarılmaktadır. Yargı süreci etkili ve sonuç alıcı şekilde işlememiş; adalet duygusunu inciten, vicdanımızı yaralayan bir karara imza atmıştır. Eğitim Sen olarak başta Adalet ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere devlet bu çocuklara sahip çıkıncaya kadar, mağdurların yanında, davalara müdahil olacağımızı; yarınımız olan çocuklarımızı geleceksiz bırakmayacağımızı bir defa daha tüm kamuoyuyla duyuruyoruz.