Milliyet'in haberine göre; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından 7 gün sonra ‘Osmanlı Büyük Millet Meclisi Başkanı’ sıfatıyla Hollanda Dışişleri Bakanı’na mektup yazdığı ortaya çıktı. Hollanda Milli Arşivleri’nde bulunan ve ilk kez gün ışığına çıkan 30 Nisan 1920 tarihli belgede, Mustafa Kemal, Avrupalılar’a İstanbul hükümetinin kararlarının hukuki değerinin bulunmayacağını bildiriyor.
Fransızca yazılmış
Atatürk’ün Hollanda Milli Arşivleri’nde bulunan ve bugüne kadar hiç kamuoyuna yansımayan mektubu ‘Düşünce ve Tarih dergisinin önümüzdeki günlerde yayımlanacak yeni sayısında yer alıyor. Atatürk’ün ‘Osmanlı Büyük Millet Meclisi Başkanı’ sıfatını kullandığı Fransızca mektup, ‘Ekseleansları sayın Hollanda Dışişleri Bakanına’ hitabıyla başlıyor. TBMM’nin açılışından 7 gün sonra kaleme alınan mektupta, özetle şu satırlarlar yer alıyor: “Sayın Bakan, Yüksek bilgilerinize sunmaktan şeref duyarız ki İstanbul şehrinin İtilaf güçlerince haksız ve adaletsiz işgali sonrasında Halife Sultan ve hükümetini esir olarak değerlendiren Osmanlı milleti bir Büyük Millet Meclis toplamaya girişti ve geniş çaplı seçimler gerçekleştirdi. Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’deki açılış oturumunda görkemli bir oylama ile Halife Sultan ve ebedi şehri yabancı işgal ve baskısı altında kaldığı sürece vatanın hâlde ve gelecekteki mukadderatını eline aldığını ilan etti.”
‘Sözde İstanbul hükümeti’
Mektupta, Atatürk milletin isteklerini de şu ifadelerle bildiriyor; “1- Hilafetin, Saltanatın ve Osmanlı hükûmetinin merkezi İstanbul, Osmanlı milleti tarafından itilaf devletlerinin esiri olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden işgal altındaki İstanbul çıkışlı emirler ve fetvaların hiç bir hukuki ve dini değeri olmayacaktır. Sözde İstanbul hükümeti tarafından yapılan bütün angajmanlar (yükümlülükler) millet tarafından yok ve yapılmamış sayılacaktır. 2- Bütün soğukkanlılığını ve ılımlılığını muhafaza eden Osmanlı milleti yüzlerce yıllık hür ve bağımsız devlet olarak kutsal haklarını savunmaya kararlıdır ve kendi nam ve hesabına hareket etme hakkını öz temsilcilerine tanıyarak şerefli ve eşit bir barışla sonuca gidilmesi arzusunu da ifade eder. 3- Ülkede bulunan Osmanlı Hristiyan unsurları ve yabancı unsurlar milletin koruması altındadırlar. Bununla beraber onlar ülkenin genel güvenliğine karşı hiç bir faaliyette bulunamazlar. Osmanlı milletinin bu haklı isteklerini olumlu karşılayacağınız ümidi ile en derin saygılarımın kabulünü rica ederim. Osmanlı Büyük Millet Meclisi Adına Başkan Mustafa Kemal.”
‘Tanım o tarihte normal bir durum’
Mektupta yer alan ‘Osmanlı Büyük Millet Meclisi Adına Başkan Mustafa Kemal’ sıfatına ilişkin tarihçiler şunları söyledi:
Ydr. Doç. Ali Güler (Tarihçi):
“Atatürk bu mektubu sadece Hollanda Dışişleri Bakanına değil, o dönemki Avrupalı dışişleri bakanlarına da gönderiyor.
‘Osmalı milleti veya halkı’ tanımıyla, ülkenin meşru temsilcisi olduğunu gösteriyor ve dönemin söylemini kullanıyor. Mektubun içeriğinde Misak-ı Milli, anti emperyalizm var. Atatürk’ün asıl vurguladığı hanedanlığın devamı veya padişahlık değil. Yabancılara gerçek temcilsinin Millet Meclisi olduğunu bildiriyor. Ata’nın aklında daima tam bağımsızlık ve Cumhuriyet kavramları var. 1920’de henüz meşru anlamda Türkiye lafı yazışmalarda yeralmıyor. Çok kısa bir süre sonra Türkiye adıyla yeni bir ülkenin doğuşu söz konusu.”
‘O tarihte normal ifade’
Dr. Veysi Kayıran (Tarihçi):
“Mektubun yazıldığı tarihte Osmanlı Devleti resmen yıkılmış değildi. Devlet fiilen devam ediyordu. Meclis’te toplanacak milletvekillerinin bir kısmı da Osmanlı Parlamentosu’ndan gelen kişilerden oluşuyordu. Büyük Millet Meclisi başlangıç itibarıyla Osmanlı Parlamentosu’ydu. Tabiatıyla Atatürk’ün ‘Osmanlı Büyük Meclisi Başkanı’ tanımı o tarihte normal bir durum. Sonrasında bu mesele üzerinde tartışılıp, Türkiye Büyk Millet Meclisi ifadesinin kullanılmasına karar verildi. Mektupta, Osmanlı ifadesinin yer alması eski anlayışı devam ettirme düşüncesi taşımaz.”