İktidar Adı üstünde ülkeyi yöneten siyasal güç
Ya muhalefet?.. Ülkeyi yöneten siyasi partinin yapıpettiklerini eleştiren siyasal güç
Hayır, değil!..
İşte Türkiyenin sorunu esasen budur!
Türkiyenin muhalefet partileri, temel görevlerini [ve hatta varlık nedenlerini] iktidardaki partiyi eleştirmek olarak saptamışlardır
İktidarı kıya sıya eleştirmek ve bu yöndeki söylemlerini her Allahın günü medyada dile getirmek, muhalefet etmenin tek yolu ve erdemi olarak görülmektedir.
Oysa, bir siyasi gücün iktidara gelebilmesi için, mevcut iktidarı eleştirmesi yetmez
Asla yetmez!
Bir siyasi parti, iktidarda olan partiye karşı ortaya çıkan toplumsal muhalefetin sözcüsü, gözcüsü ve hatta, kendisi olmak zorundadır.
Bu muhalefeti yaratmak ve örgütlemek zorundadır.
Toplumsal muhalefeti oluşturan sosyal ve ekonomik taleplerin sözcüsü ve bu taleplerin sahibi olan toplumsal sınıf ve zümrelerin geleceği için ürettiği çözümlerin yörüngesinde o muhalefeti örgütleyen organizasyonun yaratıcısı olmak zorundadır
Türkiyenin siyasal gündemi, 2007 yılı süreci içinde toplumsal muhalefetin doruğa ulaştırdığı bir yükselişi yaşadı
Ancak, toplumsal muhalefetin bu yükselişi hiçbir siyasi partinin örgütlü mücadelesi içine aktarılamadı...
Tam aksine, hareket, irtica tırmanışına karşı laiklik tepkisi içine hapsedilmeye çalışıldı.
Oysa meydanlara dolan halkın talebi,
Ne ABD ne AB Tam Bağımsız Türkiye!.. İdi.
Toplumsal muhalefet, siyasal temsilcisi olması gereken muhalefet partilerinin çok ilerisinde saf tutuyordu.
Bu süreç içinde muhalefet partilerinin sürdürdükleri siyaset, bu haykırışı, laiklik söyleminin içinde tutmanın mücadelesini veriyor, stratejisini tartışıyordu
İşte, kavranması gereken öz ve esas, bu temel merkezdedir
Türkiyenin temel meselesi bağımsızlıktır
Laiklik, egemenliğin gökten yere indirilmesi hareketinin adıdır.
Devleti yönetme hak ve yetkisinin Tanrıdan değil, halktan alındığı gerçeğinin kabulüdür
Başka bir deyişle laiklik, milli egemenliğin kaynağının Tanrı değil, halk olduğu yönündeki aydınlanmış düşüncedir
Demek ki laiklik, milletin devlete olan egemenliğidir
Dolayısıyla, bağımsızlık olmadan, laiklik olamaz!..
Bağımsız olmayan bir ülkede laik bir rejim kurulamaz, kurulsa dahi yaşayamaz
Halkın Devletin yönetimine egemenliği ise, ancak bağımsızlığını kazanmış bir ülkede gerçekleştirilebilir
Laiklik, bağımsızlık ve egemenlik kavramları birbirleri içine girmiş, ayrıştırılması mümkün olmayan değerlerdir
Dolayısıyla, bağımsızlık mücadelesinden soyundurulmuş bir laiklik talebi, toplumsal muhalefetin potansiyelini söndüren, onu sıfıra doğru iteleyen müstakil bir provokasyondur.
Türkiye insanı bu tuzağa düşmemelidir.
Türkiyenin toplumsal muhalefetini yönlendirme noktasında görev üstlenmiş kişi ya da kuruluşlar bu tuzağın çukurlarını kuleli adımlarla atlamalıdırlar.
Türkiyenin muhalefet partileri, iktidara muhalif olmakla değil, çözüm üretmekle iktidar olunabileceğini kavramalıdırlar
Çünkü, toplumsal muhalefeti oluşturan halk sınıflarının ekonomik ve sosyal taleplerinin temsilcisi olunmadan, onların iktidarı olunamaz