MISIR’A DEMOKRASİ GELDİ Mİ?

Bugün pazartesi, iyi haftalar.

Şüphesiz ki, geçtiğimiz haftanın en önemli olayı Mısırlı Diktatör Hüsnü Mübarek’in görevinden ayrılması oldu. Şimdi Mısır’da herkes bayram yapıyor. Bir diktatörün gidişini kutluyorlar. Bu karşı çıkışları niye yıllar önce yapmadılar? Çünkü, şikayetçi oldukları yönetimi Mısır halkı kurmadı. Ve demokrasiyi hiç yaşamadıkları için, sadece diktatörün gidişini halk birbirine sarılıp kutladı. Ama ne istediklerini, neyi tercih ettiklerini      bilmiyorlar.

Çok ilginçtir Mısır, Türiye’nin elli yıl önce yaşadığı süreci bugün yaşıyor. Türkiye’de 27 Mayıs 1960 askerîdarbesinde, asker ile CHP sıcak temas içindeydi. Bugünkü Mısır’da ise Müslüman Kardeşlerle ordu yanyana gelerek, Mübarek’i devre dışı bırakmışlardır. Yıllardır Mısır’da baskı altında tutulan ve lideri asılan bir cemaat, nasıl olur da askerle birlikte Mübarek’i devirir? 45 yıl önce liderleri Prof. Dr. Seyit Kutup’u idam sehpasına gönderen ordu ile Müslüman Kardeşler, bugün aynı potada biraraya gelmişlerdir. Akıl almaz bir birliktelik. Ancak biraraya gelmeleri sürpriz değil. Dünyada büyük güçler var ve bu güçler şimdi dünyaya şekil veriyor. Artık Amerika, kendi mihferi altındaki ülkelerde askerin darbe yapmasını istemiyor. Bu işi sivillere bırakıyor. Nasıl bir düzen kurulması gerekirse, öyle bir yönetim oluşturuluyor. Onun için Mısır halkı fazla     sevinmesin, bu sefer de Mısır’da “ılımlı İslam” adı altında bir rejim devreye girerse hiç hayret etmesinler. Nitekim, dünya basınında Türkiye’deki demokrasi örneğinin Mısır’da uygulanacağı belirtiliyor. Anlayacağınız kadarıyla Mısır, askeri gücün ve Müslüman Kardeşler’in ortak vesayeti ile yeni bir düzen kuracak. Ama kurulacak bu yeni düzen, eskisi gibi pek uzun olmayacak. Çünkü Mısır halkı ve diğer müslüman halklar, sömürgecilikten kurtulmanın ilk provasını yaptılar. Artık İslam ülkeleri, yeni düşünce yapısı ile emperyalist güçlere uzun süre taviz vermeyecektir. Artık yüzyıllardır ezilen İslam ülkelerinde yeni bir fikir, yeni bir yapı oluşuyor. Ve bu yapı günden güne güçlenerek sorunlarını çözecektir. Yaşlı batı, yaşlı emperyal güçler, bundan sonra yeni oluşumların önünde duramayacaktır.

Ve, günümüzün en hassas sorusu: Kırk yıldır İsrail’in hamiliğini yapan Mısır’ın, bundan sonra izleyeceği politika ne olacak?

Batı dünyasının davranışı çok açık...Emperyal güçler, Mübarek rejiminin devamını istiyor. Bu yüzden Mübarek, yetkilerini silahlı kuvvetler Yüksek Konseyi’ne devretti. Bu davranış, uluslararası topluma ve Mısır halkına yapılan bir yanlışlıktır. Mısır’da yeni bir ivme yaratılmış ve bu ivmeyi askeri vesayetle uzun süre devam ettiremez.

TANJU KARAÇANCI BASINI AĞIRLADI

Tanju Karaçancı, milletvekilliği aday adaylığına kendisini öyle bir adapte etmiş ki, sormayın. Bunu cumartesi günü basına verdiği sabah kahvaltısında yakından gözlemledim. Yaklaşık dört yıldır içinde biriktirdiği kurgularını, yaptığı konuşmada bir bir ortaya döktü. Öyle aday adayı falan değil, milletvekili olmayı kafasına öyle koymuş ki, o, bu yolun dönüşü olmadığını, bizlerden daha iyi biliyor. Ben ve arkadaşlarımız sadece gördüklerimizi yazarız. Ama Tanju Karaçancı ve diğer adayların kafalarında neler düşündüklerini, böyle bir yola neden atıldıklarını tam olarak bilemeyiz. Bu birçok siyaside olan farklı bir ruh halidir. Onları verdikleri kararlardan kimse döndüremez. Ve herkes aday olduğunda desteklemeye hazırdır.

Otuz yıllık gazetecilik hayatımda, adaylığa soyunan bütün siyasilerde bu tür davranış biçimlerine hep tanık oldum. Yerel basın mensuplarını sabah kahvaltısıyla ağırlayan Tanju Karaçancı şu an dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Ve taa AKParti Genel Merkezi’nin milletvekili aday listelerini hazırlayıncaya dek... Sonuç olumlu veya olumsuz olur, bunlara kendisini önceden hazırlar. Kısacası Tanju Karaçancı, uzun ince ve çok zor bir yola girmiştir. Başarısı, Söke’nin başarısı olacak. İktidar partisinden bir milletvekilinin Ankara’ya gidememesi ise Söke’nin hanesine yazılan büyük bir kayıp olacaktır.

CHP’YEKATILIM

Cuma akşamı CHPlokalinde yapılan toplantıda partiye katılan 100 civarında yeni üyeye rozet takıldı. Rozet takma töreninde, CHPParti Meclisi Üyesi, Prof Dr. Hülya Güven hazır bulundu. 33’ü DSP’den ve 67’si yeni katılım olması lokalde bambaşka bir havanın esmesine neden oldu. CHPİlçe Başkanı Melda Keskin’in yaptığı konuşma, oldukça ilgi çekiciydi. Başkan Keskin, salondaki birlik, beraberlikten etkilenerek çok mutlu olduğunu söyledi.

CHPParti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Hülya Güven, “Gördüğüm manzara beni umutlandırdı. Şimdi umutlarımız CHPile daha da yükseliyor” dedi. İl Başkanı Mevlüt Kenar, Türkiye’nin çok önemli ve çok nazik günlerden geçtiğini, dünya halklarının özgürlük uğruna ayaklandığını, Türkiye’de de geçmişte özgürlük uğruna birçok vatanseverin canını verdiğini ve artık herkesin birşeyler yapma zamanının geldiğini söyledi.

Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’İn İstanbul’da Kılıçdaraoğlu ile birlikte olması üzerine İzmir’den ilçemize gelen Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Güven’in partililere sevgi ve güven aşılayan davranışları, salonda takdirle karşılandı. CHP’ye katılan 100 yeni üyenin rozetlerini tek başına takması ve tercihlerinden dolayı onları tek tek kutlaması, örnek bir davranıştı. Ve insanlara güven aşılayan muhterem Hülya Hanımefendi, “CHPolarak iktidara yürümek zorundayız” diyerek, salonda bir heyecan yarattı. DSPİlçe Başkanlığı’ndan istifa ederek eski yuvasına dönen Şeref Uçansoy’un yaptığı ateşli konuşma, 1970’lerin CHPhavasını bir kez daha salona taşıdı. Uçansoy, konuşmasını çok anlamlı sözlerle bitirdi. “Ben yanmazsam, sen yanmazsan, bu karanlıklar nasıl aydınlık olur?”

Yaklaşık 2 saat devam eden ve bir şenliği andıran rozet takma töreni, CHP’li üyelerin Türkiye’ye bakış açısını ve geleceğe daha umutla bakmasını gündeme getirdi.

Unutulmaz bir geceydi!