Bu kelimeden dolayı dünyada milyarlarca insan öldürülmüştür. Üstelik ölenler, gariban ve yoksul takımından olsa gerek. Çünkü kapitalistler, her zaman yönetici olmuşlardır. Onlar, idare edenlerdir. Bulundukları ülkenin kültürlü kişilerinden oluşmuşlardır.
Ülke savunucuları ise yoksul takımlarındandırlar. Onlar, yiyecek bir lokma, giyecek bir hırka bulunca, yaşadıkları toprak parçası onlar için bir vatandır. Bunun ispatı, yer küresi üzerinde yapılan tüm savaşlarda görülür.
Din savaşlarında, bir ulusun kurtuluş savaşında, Birinci ve İkinci Dünya Savaşında ölenlerin birçoğu, çaresiz ve gariban sivillerden oluşmuştur. Kore-Balkan ve Irak savaşlarında örnekleri görülmüştür.
Öte yandan milliyetçi kelimesinden dolayı, 60 ve 12 Eylül Askerî müdahalesi olmuştur. Bu söylemden hoşnut olmayan bazı aydınlar, bin yıllık kardeşlik ve akrabalık bağlarını yok etmek üzere etnik kökleri ortaya attılar. Herkes kendince bir sıfat aradı. Tek arzuları, ülkeyi etnik guruplara bölerek zayıf düşürmek ve Atatürk milliyetçiliğini yok etmektir.
Diğer taraftan bazıları da Türk kelimesinin ayrımcılığa yol açtığına iddia edenler oldu. İçimizdeki sağduyulu düşünceye sahip kişiler, bu söylemlere karşı söylenecek bir keleme bulamazken; bazı zatlar, kendi etnik sıfatını hoyratça ortaya koymaya başladılar.
Oysa öz be öz Türkoğlu Türk, Yörük oğlu Yörük, kendi soyunu söylediği zaman da bölücü oluyorlar. Dün olduğu gibi bugün de sapla saman karıştırılıyor.
Bir yurttaşın, bayrağına-vatanına-diline-dinine sahip çıkma sevdasına milliyetçilik denir. Atatürk milliyetçiliği denir, Kemalistlik denir...