Gerçek Gazetesi
AK Parti Aydın Milletvekili Mehmet Erdem yaptığı açıklamada, Son günlerde kamuoyunu derinden etkileyen ve hepimizi üzen bazı tutuklu sanıkların salıverilmesi kesinlikle bir af değildir dedi.
Erdem açıklamasında özellikle medyada bunun sanki bir af olayı olarak lanse edilmesi ile toplumdaki tepkilerin arttırılmasının hedeflendiğini iddia etti. Erdem, Böylelikle hükümetin af ilan ederek katilleri, mafya liderlerini vs. sokağa salıveren bir tutum içinde olduğu imajı yaratılmaya çalışılmaktadır. Konu tamamen yargının, özellikle de yüksek yargının yavaş çalışması veya yoğun iş yükü nedeniyle davaları zamanında sonuçlandıramamasından kaynaklanmaktadır. Ceza Mahkemeleri Kanunu ( CMK )2004 yılında değiştirilmiş ve bu kanunun 2005 yılında yürürlüğe giren 102.maddesi ile yargılanması süren tutuklu sanıkların tutukluluk süreleri 5 yılla sınırlandırılmıştır. Bahsi geçen madde uyarınca 5 yıllık sürenin sonunda sonuca bağlanamayan davaların tutuklu sanıklarının yargılanması tutuksuz olarak devam edecektir.Yani son günlerde salıverilen tutuklu sanıkların tamamının davaları sürecek ve yargı tarafından suçları sabit görülenler hüküm giyerek yeniden tutuklanacaklardır ifadelerini kullandı.
Milletvekili Erdem açıklamasında, Kamuoyunun Yargıtay"dan beklentisinin Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner dosyasının ivedilikle sonuçlandırılması için gösterilen hassasiyetin Hizbullah Davası gibi davalarda da göstererek, suçlu bulunan sanıkların suçlarının karşılığını bir an evvel görmeleri kamuoyu vicdanını rahatlatacaktır. Muhalefet ve özellikle CHP bir yandan tahliyeleri eleştirmekte, diğer yandan da TBMM"ye sunulan sundukları yasa teklifi ile yargılanma süresindeki tutuklu kalma süresini 4 yıla indirmeyi teklif etmektedir. Kamuoyunda "Ergenekon Davası" olarak bilinen davanın sanıklarının tutukluluk sürelerini de uzun bulan CHP kendi söylemleriyle tenakuza düşmektedir. Bilindiği üzere 2004 yılında CMK"da değişiklik yapıldığında "Ergenekon Davası" diye bir dava ortada yoktu diye konuştu.
Milletvekili Erdem, son günlerde yaşanılan ve toplumda huzursuzluk yaratan tahliyelerle alakalı Yargıtay"ın Ceza 2 ayrı Ceza Dairesi"nin uygulamaları ilgi çekici olduğunu belirterek; Basından da izlendiği gibi, bu dairelerden Yargıtay 6.Ceza Dairesi CMK"dan kaynaklı mevzuat değişikliğini dikkate alarak inisiyatif kullanmış ve yukarıda bahsi geçen sıkıntıları bertaraf edebilmek için, ilgili hükümden yararlanması olası 1.500 civarı tutuklunun davalarını ele almış Eylül ayından itibaren Aralık 2010 sonuna kadar sonuçlandırmıştır. Oysa aynı yasa hükmünün uygulanmasında Yargıtay 9.Ceza Dairesi gördüğü davalarda böyle bir ayrım yapmamış, davaları UYAP sistemindeki sıralamayı değiştirmeden ele almaya devam etmiştir. Bunun neticesinde bahsi geçen tahliyeler vuku bulmuştur. Bununla beraber Adalet Bakanlığı Yargıtay ve Danıştay"ın iş yükünü hafifletmeye yönelik "İstinaf Mahkemeleri" kurulmasına imkân sağlayabilmek gerekli çalışmaları yapmıştır ancak, Muhalefet ve Yüksek Yargı Temsilcileri, bu mahkemeleri Yargıtay"ın etkinliğini azaltacağı düşüncesiyle benimsememiş hatta karşı çıkmışlar ve sürecin uzamasına sebebiyet vermişlerdir.
Tüm bu sıkıntıları çözmeye yönelik Adalet Bakanlığı"nın çalışma ve tespitleri doğrultusunda İstinaf Mahkemeleri 2011 yılı içerisinde öncelikli olarak tesis edilecektir. Buna ilave olarak Yargıtay ve Danıştay"a yeni daireler ilave edilmesi ile alakalı yasal düzenleme Ocak ayı sonuna kadar TBMM"ye sunulacaktır.Korkarım ki muhalefet Yüksek yargıyı ele geçirme operasyonu iddiasıyla bu çalışmalara karşı da kampanya başlatacaktır diye konuştu. (iha)