MHP MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYINI AÇIKLADI

Dün MHPİlçe Teşkilatı, olağanüstü günlerinden birini yaşadı. Restore edilen yeni parti binası, partili üyeler ve davetlilerle dolup, taştı. Saat 14.00’e geldiğinde, İlçe Başkanı Metin Mutafoğlu, mikrofonu eline aldı ve herkesin heyecanlı bakışları altında bütün  davetlilere, “Hoşgeldiniz” dedikten sonra, 12 Haziran seçimlerinin siyasi partileri hareketlendirdiğini, milletvekili aday adaylarının yeni başvuruları olduğunu ve ilk olarak MHPİlçe Kadın Kolları Başkanı Günnur Er’in adaylığını ilân edeceğini söyledi.

Günnur Er’in aday adaylığı, parti yönetimi dışında, bir süprizdi. Milletvekili adayı dendiğinde hep aklımıza erkekler gelir. O an hiç kimse MHP’den bir kadın siyasinin milletvekili aday adayı olacağını aklına bile getirmedi. Yanlış anlaşılmasın... Bunları adayın iyi veya kötü olduğu anlamında söylemiyorum. Günnur Er, MHPİlçe Kadın Kolları Başkanlığını 1,5 yıldır başarı ile sürdürüyor. Söylediğine göre MHPGenel Merkezi’nin kadınların aktif politika yapmasını istediği için aday olmuş. Ve ekliyor, “Yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü Türkiye’de, halka hizmet için milletvekili aday adayı oldum” diyor. Günnur Er basının soru sormasını isteyince, kendisine, “Genel Merkezin desteğini aldınız mı?” diye sorduğumda, “Görev yaptığım süre içinde genel merkezle hep iletişim içinde oldum” dedi.

Geçenlerde MHPİlçe Başkanı Metin Mutafoğlu’na adayınız kim diye sorduğumuzda, “Teşkilatın göstereceği adaya genel merkez hayır demez” şeklinde iddialı bir söz sarf etmişti. Buradan yola çıktığımızda, Günnur Er’in adaylık başvurusunu 1-2 gün önce alınan bir karar olmadığını anlıyoruz. Yani ilçe teşkilatı, bu konuyu birkaç aydır konuşup, tartışıyor.

Nitekim Günnur Hanım, Genel Başkanı sayın Dr.    Devlet Bahçeli’nin kadınların aktif siyaset yapması çağrısı üzerine, “ben de varım diyorum” diye iddialı bir söz sarfediyor. Günnur Er’in adaylığı benim için sürpriz oldu. Ama iyi oldu. TBMM’de kadın sayısının çok olduğu bir dönemde, Günnur Hanım’ın parlamentoya girme şansının oldukça yüksek olacağını sanıyorum. Şimdi top, ilçemizdeki sivil toplum kuruluşlarında ve MHPGenel Merkezi’nde! İnşallah adaylığı hayırlı olur. Son olarak söz alan MHPİlçe Başkanı Metin Mutafoğlu, “Yarın (bugün) cuma namazından sonra ikinci milletvekili aday adayımızın adını açıklayacağız. Bütün üyelerimizi ve Sökelileri davet ediyoruz” dedi.

Böyle giderse hafta boyunca MHPİlçe Teşkilatı’nın milletvekili aday adayı açıklamalarına tanık olacağız    galiba.

LİBYA ATEŞİ

Libya ateşi, dalga dalga bütün dünyayı etkisi altına almaya başladı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda satışlar hızlandı. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada 1 ABDdoları 1.61, 1 Avro ise 2.219 seviyesinde seyrediyordu.

Libya lideri Kaddafi’nin, “Kuyuları yakarım” tehditi, yabancı ve yerli sermaye çevrelerini oldukça tedirgin etti. Bu panik, borsadan kaçışa neden oldu. Sermaye sahiplerinin borsadan kaçışı, en çok iktidarın ekonomik politikalarını etkiler. Sıcak parakolik olmuş Türkiye’nin elindeki sıcak para dışarı çıkarsa, bu ülkede az değil çok şey olur. Hiç şüphesiz ki, ekonomik modelini sıcak paraya göre ayarlayan ülkelerin ekonomilerini aynı 2001’de, 2008’de olduğu gibi krize sokar. Krizin uzun süre devam etmesi durumunda, birçok iktidarı da yerle bir eder. Çünkü petrol fiyatları rekor seviyelere çıkar. Bu gelişme, enflasyonist baskıyı da beraberinde getirir. Devlet bütçesi açık verir. Yüksek döviz kuru ile ithalat yapamayan Türkiye’nin, aynı 2008-2009’da olduğu gibi ihracatında da büyük düşüşler görülür. Bu riskleri göz önünde bulunduran birçok ülke, sıcak para politikalarından uzaklaşmış ve bu yanlış ekonomi politikasına karşı tedbirler almıştır.

Yerel bir gazete yazarı olarak 7-8 yıldır sıcak paranın ülke ekonomisine vereceği zararları yazıp durdum. Birçok AK Partili dostum, bu eleştirilerimi iktidara muhalif olduğum için yazdığımı iddia etti. Ama gerçek bu değil. Çünkü AKParti Hükümeti Kemal Derviş döneminden beri, kendisi için en kolay olan yolu seçmiş, yatırımcının değil, yabancının yüksek faiz almak için Türkiye’ye getirdiği dolarları, sanki kalıcı bir kaynakmış gibi ülkenin rezervleri olarak kabul etmiştir. Ancak bu kaynaklar, iç ve dış dünyada meydana gelen en küçük krizlerde, yine o parayı Türkiye’ye getiren yabancılar tarafından yurtdışına çıkarılmıştır.

2001 krizinde, 2008 krizinde hep böyle olmuştur. Esasında doğrudan yatırım olmadığı sürece, izlenen yanlış ekonomik politikalar, Türkiye’yi kaçınılmaz olarak ekonomik krizlere iter.

Libya ayaklanmasının diğer Arap ülkelerine sıçraması durumunda yükselen petrol fiyatları, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri çok zor durumlara sokar.