Meydan muharebesi mi, futbol karşılaşması mı?

Murat BOZKAYALAR
Geçtiğimiz hafta cumartesi günü ilçemizin iki güzide kulübünün takımları futbol karşılaşması yaptılar. Sökespor A Genç ile Söke Gençlikspor. İki takımın futbolcuları da maç esnasında haliyle mücadele veriyorlar. Söke Gençlikspor bulduğu tek golle maçta 1-0 öne geçiyor. Karşılaşmanın 80. dakikasında Sökespor gençleri bulduğu bir pozisyonla beraberliği sağlıyor. Maçın 80. dakikasına kadar herşey normal. Son 10 dakikada sahada çıkan olaylarla maçta adeta savaş sahneleri yaşanıyor.
Gençliksporlu futbolcular, karşılarındaki futbolculara başlıyorlar tekme atmaya. Sökesporlu iki futbolcu da bu tekmelerden nasibini alıyor. Sökespor A Genç futbolcusu Aziz'in ayağı kırılıyor, takım kaptanı Kadir'in de ayağı çatlıyor.
Ali ve Kadir, sıradan bir lig maçından ziyade farkında olmadan meydan muharebesinden iki savaş gazisi olarak sahadan ayrılıyorlar. Büyük ihtimalle bu iki genç futbolcu, sezonu bitirdiler.
Amatör futbol maçlarında, emniyet güçleri olmadan karşılaşmaları oynatmayan hakem dörtlüsü, maalesef ambulans olmasa da oynattıkları maçlarda, kendi güvenliklerini sağlarlarken, futbolcuların sağlıklarıyla ilgilenmeyi göz ardı ediyorlar. Yetkililerin karşılaşmalar esnasında yaralanmalara, sakatlanmalara karşı bir an önce önlem almalarında büyük yarar olacaktır.
Sökespor A Genç ile Gençlikspor'un oynadıkları maçta tesadüfen statda bulunan ambulans ve şoförü, hakemin bitiş düdüğü ile stadı terk ettiler.
Sakatlanan iki futbolcu yerde yatıyordu. Bu iki futbolcuyu kim hastaneye götürecek?
Elbetteki sahadan ayrılan ambulans götüremeyecek.
Futbolcuları hastaneye kim nakil etti biliyor musunuz!
Sökespor Yönetim Kurulu Üyesi ve Altyapı Sorumlusu Musa Manavoğlu ile ben…
Pazartesi günü öğrendiğime göre, futbolcular Ali ve Kadir'in ayakları alçıya alınmış…
90 dakikalık oyun sonunda üç ihtimal vardır. Galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet. Futbol karşılaşması başlar, oynanır ve biter, herşey sahada kalır. Fakat dostluklar ve arkadaşlıklar bir ömür boyu sürmesi gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz sözünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum; "Ben sporcunun; zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim…"