Hani görende kalıba vursan bir şeye benzetecek…
Danışmanlık yaptı, danışmadan fırıldaklığa yeltendiği için, danışılmadan danışman kenara fırlatıldı…
Bu seferde taklacı güvercin gibi birçok partiden aday olma girişiminde bulundu. Niyet iyi olsa belki bir şeyler olacak. Fakat niyet kötü anam, niyet kötü… Gidip de tüketmediği, girip de kurutmadığı parti kalmadı. En sonunda kapı önüne koyuldu…
Girdiği hiçbir işte dikiş tutturamadığı için sıvı, kuru ne bulduysa tüketmeye, tüttürmeye başladığı duyumları arşıâlâya çıktı.
Çorbacı arkadaşları daha sonra kendisini barlara, pavyonlara vurduğunu söylediler… Tabi bu arada boş durmadı. Kendine bir tanede manita yaptı. Vur patlasın çal oynasın. Alemden aleme tayyare misali uçuşa geçti.
Bir süre sonra renkli rüya nihayet son buldu.
İşte kavgada burada başladı.
Manitaya kendini öyle bir anlattı ki, yarın git büyükşehirde işe başla dedi.
Büyük şehir manitaya burası bar pavyon değil deyip iş vermeyince adam manitaya karşı madara oldu. Karizma yerlerde… Bunalıma girdi adam… Bu kadar hava tıs diye söndü.
Vay sen benim manitayı nasıl işe almazsın da beni manitaya karşı madara edersin diye veryansın etmeye başladı.
Adam çamurlaşıp, çamur atmaya başladı.
Eeee karşısındaki efe, çocuk oyuncağı değil ki, çakınca tokadı neye uğradığını şaşırıyor.
Efe diyor ki, ben olduğum sürece hiç kimse yatağa aç girmez, kışın kimse üşümez…
Adam çıldırıyor…
Efe; vatandaşına ucuz ekmek, kaliteli ucuz et, ucuz ulaşım sağlıyor.
Adam deliriyor…
Efe; yardıma muhtaç insanlarımızın, saç bakımından, sağlığına, yemeğinden, tırnak bakımına kadar ilgileniyor.
Çorbacı adam hasedinden ölecek…
Şimdi de oturmuş ağlıyor, "Müfettişler nerede?" diye…
Efe; belediyeye gelen yüzlerce müfettişe oda tahsis etmiş, neredeyse müfettişler belediye personeli olmuş…
Çorbacı tekrar çamura hazırlanırken, Türkiye Efe’yi ülkenin en başarılı büyükşehir belediye başkanı seçmiş…
Biraz Tebessüm;
Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.
-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.