Yuvarlanıp gidiyoruz işte. Ne yana baksan hep aynı söylem. Herkes bir şeyleri zaman içinde ezberleyerek gelmiş bu günlere. Ezbere katılan başka şey yok.
Kimileri çok sıkı devrimci. Geçenlerde CHP İlçe Başkanı Sayın Osman Ünsal Beyle (üstadım/abim) kısa bir konuşmamızda da geçti. Tekrardan kaçınıyorum. Sözümüz gideceği yere gitmiştir. Ama çok sıkı devrimci iseniz, o zaman devrimcilerin özünü iyi kavramanız, retorik yapmamanız gerekir. Devrimcilik zaten retorik kabul etmez.
Kimileri ise, tam bir ezberci. Nimet hanım gibi. Yıllardır basından ve kamuoyundan takip ediyoruz. Sivil toplum örgütlerinden, derneklerden. Ülkemizin haftası bol bilirsiniz... 52 haftanın neredeyse 52sinde de bir gün vardır kutlanacak. ve neredeyse her haftataki kutlama ile ilgili Nimet Hanımın bir açıklaması vardır. Evet takdire şayan ve başarılı bir insan, bir kadın ama..
Ezberi de biraz geliştirmek gerekmez mi?
Yıllardır hep aynı söylem. Örneğin Anneler günündeki açıklaması.
(otuz yıldır asimetrik bir savaşın olduğu ülkemizde ve otuz yıldır geçlerin öldüğü öldürdüğü ülkemizde bir barış sağlanmaya çalışılırken)
Nimet hanım ın açıklaması şöyle,
bu görev ve sorumlulukta yetişen cumhuriyetin gençleri olarak bu evlatlarımız geleceğimizin gerçek güvencesi oluşturacaklardır..
Hangi cumhuriyetin? Militarist, darbeci bir cumhuriyetin mi, yoksa özgür, eşitlikci, halkların kardeş olduğu yada olabileceği bir cumhuriyet mi?
Yoksa dünyada bir çok militarist ülkenin adı zaten cumhuriyet.
.ortak paydamız olan Atatürk ilke ve devrimleri yanında barış, kardeşlik, yurt sevgisi, insan kadın ve çocuk hakları doğrultusunda tek bedenmişcesine hep birlikte çağdaş laik ve demokratik bir Türkiye yi yeniden temellendirmek
Ne kadar güçlü sözler. Ne kadar güçlü vurgular. Ama içleri boş. Söyleyen sadece süslü sözler seçmiş ve retorik yapıyor. Söylediklerine kendisi ne kadar inanıyor ya da söylediklerinin literatürde gerçek anlamları nedir, ne kadar biliyor belli değil.Tam bir ezber.
Şöyle ki,
Örneğin, Atatürk ilke ve devrimleri. Tüm sahte Atatürkçülere rağmen halen daha saygı ve sevgi duymaya devam edebildiğimiz büyük önder Atatürk ve arkadaşları zamanında yapabilecekleri devrimleri yapmışlar, fazla yapmışlar eksik yapmışlar, hatalar yapmışlar, zulümler yapmışlar artık bunları bir kenara bırakmak gerekmiyor mu? Herkesin ille de Atatürkü sevmesi mi gerekiyor?
Kaldı ki mesele Atatürkte değil, sizin devrimlere ne kadar devrim kattığınızla ilgili. Yoksa 1923te tıkanıp kalırsınız. Günahıyla/sevabıyla...
Yine, Nimet hanım barış diyor, kardeşlik diyor, demokratik bir ülke diyor.
Barışcı olmak için simetrik, ya da asimetrik olarak savaştığınız tüm insanlarla barışmanız gerekmez mi? Bugün kü barış ortamı ile ilgili insan destekleyici bir söz söylemez mi? Neden söylemez?
Kardeşlik derken, tüm insanları, dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun tüm insanları kardeş olarak görmek gerekmez mi? Hadi tüm insanları derken biraz sallamış olalım, insan en azından kendi sınıfındakilerle barışmaya, kardeş olmaya çalışmaz mı?
Bir de demokratik ülkeden söz ediyor.
Demokrasi ayrı şey,
Demokratiklik ayrı şeyler. Nimet hanım sanıyorum demokratiklik derken burjuva demokrasisinden söz ediyor, herhal...
Gerci bu günlerde bu eleştirileri sadece Nimet hanım için yapmamak lazım. Neredeyse barışa karşı olup ta ağızlarından barışı ve kardeşliği eksik etmeyen herkes için geçerlidir bu eleştirilerimiz.
Bir de yeni yazarlarımızda bir handikap var. Özellikle biraz ulusalcı ya da milliyetçi yani Türk milliyetçisi olan yazarlarımızda.
Dünya üzerinde yaşayan Türklerin hak ve hukukları için olabildiğince savaşıyor, uğraş veriyorlar, hatta bu doğrultuda ilgi egemen devletleri çok güzel eleştiriyorlar. Hak hukuk yönünden bu arkadaşların eleştirilerine katılıyorum.
Ancak ne hikmetse sorun dönüp dolaşıp kendi ülkelerinde Türk olmayan kesimlere gelince, hakkı da, hukuku da unutuyorlar ve bu kesimleri bozguncu, terörist ve sair düşüncelerle suçlamaya geçiyorlar.
Bu işin doğrusunu söyleme gerekmiyor aslında herkesin bildiği malum.
Kendiniz için aradığınız istediğiniz hak ve hukuku herkes için istediğinizde asıl o zaman demokrat olursunuz, asıl o zaman Nimet Hanımın demokratik ülkesine kavuşur barış ve kardeşlikten söz edebilirsiniz.
Gerisi boş laf ve süslü sözler olarak kalıyor ezbercilikten öteye gitmiyor maalesef.