Türk Milletinin, tarih sahnesinde çıkış yaptığı dönemlere baktığınızda hep güçlü bir liderin mührünü görürsünüz.
Buna bakarak şunu söyleyebiliriz: Türkler bir sistemden ziyade içlerinden çıkardıkları güçlü, karakterli, akıllı, bilgili, vizyoner insanlar sayesinde başarıyı yakalayabiliyor.
Bunun son örneği de Rauf Denktaştır. Kanaatime göre Kıbrıs Türkleri, Rauf Denktaş gibi, lider hüviyetine sahip bir mücadele adamına sahip olmasaydı, bugün adadaki varlığını devam ettiremeyebilirdi.
Rauf Denktaşın, seksen sekiz yıllık ömrüne baktığınızda; son nefesine kadar, Kıbrıs Türkleri için pek çok kişinin farkında bile olmadığı amansız bir savaşı vardır.
Türkiye, Kıbrısta Rauf Denktaşı ve onun gibi nice isimsiz kahramanları desteklemiştir. Ama içlerinden biri yani Denktaş lider olabilmiştir. Ayrıca Denktaş, taşıdığı özellikler itibarıyla sadece Kıbrıs Türkleri için değil, Türk Dünyasının tamamında bir lider olarak kabul görmüştür. Onun için Rauf Denktaş, Türk Dünyasının bir zenginliğidir.
Bugün Kıbrısta bir Türk devleti vardır. Binlerce adam yetişmiştir. Ancak bu tarihten sonra Kıbrıs Türklerinin bir lideri yoktur. Bu sebeple Türklerin Kıbrıs davası, Denktaşın kaybı ile daha da zorlaşmıştır.
Türklerin cevabını araması gereken en önemli sorulardan biri, lider adamları yeterince niçin yetiştiremediği olmalıdır.
Tarihe dönüp baktığımızda Osmanlı Türk İmparatorluğunu Fatih, Yavuz, Kanuni gibi bir çırpıda sayacağımız ve bir elin parmaklarını geçmeyecek padişah ile anıyoruz. Oysa 600 yıl süren bir hükümranlık söz konusu.
Yine Alparslan ve Malazgirt eşleşmesi olmasa o dönem içinde söyleyecek pek bir şey yok.
Cumhuriyet döneminde ise Mustafa Kemal Atatürk var. Tarihçiler bu saptamalarıma kızacak olabilirler ama ne yapalım tarihin, ortalama vatandaşa yansıyan yüzü bu
Yunanistanın hükümranlığında yaşamak zorunda olan Batı Trakya Türkleri denilince akla gelen lider, rahmetli Dr. Sadık Ahmet. Şehit olalı yirmi yıla yaklaşıyor ama yerine bir lider ikame edilemedi.
En şansız olan bölgelerden biri de, Makedonya ve Kosovadır. Orada yaşayan Türkler hiçbir zaman bir lidere sahip olmadılar. Halbuki o topraklar bir lideri ortaya çıkartabilecek zor ve aynı zamanda elverişli şartlara sahipti ki Romanya Türkleri içinde aynı şeyleri söylemek mümkün. Bulgaristan ise bu açıdan tam bir faciadır.
Kırım Türkleri, yıllardır Mustafa Cemiloğlunun sırtında bir yere varmaya çalışıyor. İnsan iyi ki Cemiloğlu var diyor. Ya olmasaydı ve Cemiloğlu ile Kırım Türklerinin davası birlikte anılmasaydı, Cemiloğlu yükselen ses olmasaydı, bizler bu kadar yüzümüzü Kırıma çevirmiş olurmuyduk? Ahıska Türklerinin bir Cemiloğlusu hiçbir zaman olmadı.
Ya Ebulfeyz Elçibeye ne diyelim? Eğer onun liderliği olmasaydı bugün Azerbaycan ve oradaki soydaşlarımızla iki devlet tek millet yakınlığı içinde olurmuyduk? Bugün, Türk Dünyasının Elçibey gibi bir lideri, aramadığını kim söyleyebilir.
Bu lidersizlik konusunu, İran Türkleri ile Suriye ve Irak Türkmenleri hakkında da genişletebiliriz. Irakta Necdet Koçak şehit edileli bugün (16.Ocak.1980) otuz iki yılı geride bırakmışız.
Şimdilik, Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerine değinmek istemiyorum. Ama geçtiğimiz günlerde Türkiyeyi ziyaret eden Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayevin Türk Birliğini işaret eden sözlerini onun liderliğe giden yolda bir adım atması olarak değerlendirdim. Kazak Türklerinin lideri Nazarbayevide, Türk Dünyasının liderliğine yakıştırdığımıda ayrıca bir not olarak belirtmeliyim. Doğu Türkistandaki kardeşlerimde halen hepimizin tanıdığı ve kabul ettiği bir lider etrafında birleşmiş değildir.
Bir müddet öncesine kadar bende Türk Dünyası coğrafyasını Çin Seddinden Adriyatik Kıyılarına kadar diye tarif ederdim. Ancak bugün bu tarif yetersiz kalmıştır. Almanya Türklerinin, Fransa Türklerinin, Hollanda ve Belçika Türklerinin ve bir de bunları birleştiren Avrupa Türklerinin bir lideri olmalıdır. Bugün Avrupada beş milyonun üzerinde Türk yaşamaktadır. Ya ABD Türklerinin lideri kim olmalıdır? Amerikada Türk Dünyasının dört bir köşesinden gelen en az bir milyon civarında Türk yaşamaktadır. Bunların lidersiz kalması doğrumudur?
Şimdi gelin böyle bir çerçeve çizdikten sonra, dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan Türklerin lidersiz kalmasına ve bunda Türk Dünyasının lokomotifi olan Türkiye Cumhuriyeti ile bu ülkenin halkı olarak tarif ettiğimiz Türk Milletinin yanlışlarına ve bu konuda günümüze gelinceye kadar yapamadıklarına Bu konu ciltler dolusu kitap olur.
Türkiye Cumhuriyeti, kanaatime göre Türk Dünyasının değişik bölgelerinde yaşayan insanlarımızın lidersiz kalmasına seyirci kalmış ve bunu önemli bir mesele olarak görmemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarından müteşekkil milletimiz ise liderin Türk milleti ve devleti için öneminden habersizdir. Kendisi için lider aramayan ve bunun öneminin farkında olmayan bir toplumun, kendine ait dışarıdaki dünya için liderler araması düşünülemez. Türk Milletinin bu açıdan şuurlu olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak Türk Milletinin doğru liderlerle hayatiyetini sürdürdüğü ve yükseldiği en son Denktaş örneği ile de sabittir.
Anlattıklarımız nedeni ile Kıbrıs Türklerinin ve Türk Dünyasının kaybı çok büyüktür. Bir insan değil, bir lider ve Türklerin tabiri ile bir Başbuğ kaybedilmiştir. Tarihimize baktığımızda, kaybettiğimiz liderlerin yerine lider koymanın zorluğunu görünce, üzüntümüz daha da katmerlenmektedir. Bu vesile ile Rauf Denktaşın anısı ve aziz ruhu önünde saygıyla eğiliyor, Kıbrıs Türklerinin ve Türk Dünyasının lidersiz kalmaması için gereken önlemlerin alınmasını diliyor ve lider ruhlu insanlarımızı, Türk Dünyasının geleceği için hazırlamalıyız diyorum.