Suçlu zanlıları ülkesi. Yargı organlarının dolapları bürokrat ve milletvekillerinin zanlı olarak bulunduğu dosyalarla dolu. Dokunulmazlık zırhını sırtına geçirdi mi, istediği atın üstünde cirit atabiliyorlar. Alınları açık, yüzleri pek, bir beş yıl, bir beş yıl daha. Velhasıl, yaş dolasıya kadar, ömür bitesiye kadar, zanlı olarak yaşanan bir mutlu hayat. Bir de halkın karşısına geçilerek temiz olduklarını defalarca ispatlamaya çalışmaları yok mu, bu da yüzsüzlüğün ta kendisi. Kimisi zimmet, kimisi makamı kötüye kullanmak, kimisi ihalelere yolsuzluk karıştırmak gibi suçlardan zanlı. Bazıları vergi kaçırmış, vergi borçları diz boyu, bazılarının içini boşalttığı bankaları var. Bazıları vermişsem ben verdim sorumlusu. Bazıları çete kurmuş, çek senet tahsilleri ile haşır neşir olmuş, suçu da sabit ama yine seçilmiş ve kimse dokunamıyor. Kimileri Kandil dağında, Mehmetçiklerimizle çatır çatır çatışmalara girmiş olan, vatan hainleri ile işbirliği yapıp yakalanmış, suçu ispatlanmış, hapis yatarken bile dokunulamayan seçilmişler. Kimileri makamında alenen baskına uğrayıp yakalanmış ama, o yine ben suçlu değilim diye bas bar bağırarak istifa edemeyeler. Dokunulmazlığın gölgesinde yatanlar. Yüce divana verilerek suçlu bulunanlar, hatta tekrar parlementoya girmeye çalışanlar. Yüce divanda yargılandığı halde davası sonuçlanmadığı için serbest olan ve yine dokunulmazlık zırhıma bürünenler. Bir ülke düğünün ki meclisinde bulunan 550 milletvekilinden neredeyse yarısı zanlı. Ama dokunamıyorsunuz. Ama yine bu ülke de fırından ekmek ağırdı diyerek hırsız muamelesi yapılıp, içeri tıkılan garibanları varlığının gerçeği. Hele bir ülke var ki, inanamıyorum, hakkında o kadar suçlamalar olduğu halde, halkın önüne sanki sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi atılıp, tekrar seçtiriliyor ve dokunacak mercilere DOKUNAMAZSINIZ mesajı veriliyor. Ve bir ülke var ki, kalemlerin çizgisi eleştiri yerine, şak şakçılıkla belirleniyor. Uzak değil bu ülke. Yakın, çok yakın. Bu ülke tarihe adaleti ile nam salmış bir ülke. Bu ülke zalimlere aman vermemiş, hırsızların kollarını keserek cezalandırmış, vergi kaçıranların mallarına el koyarak tahsil etmiş. Ayrımcılıklara hiç bir zaman taviz vermemiş, ayrımcılık yapanları da asarak cezalandırmış bir ülke. Bunları neden yazdınız ki, bu kadar kahırlısınız ve kızgınsınız diyeceksiniz. 22 Temmuz 2007 günkü Güneş ve Cumhuriyet Gazetesinin haberlerinde yer alan memleketin acı tablosu bu idi de, onun için yazdım. Gazeteleri okuduğumda Aman Allâhım, gerçek olmasa bari dedim kendi kendime. Gazetelerde yayınlanan haberde tam 86 eski milletvekili, için seçilemediği için yargı yolunun gözüktüğünü yazıyor. İsimlerinin de tek tek açıklandığı ve bizleri bugüne kadar idare eden milletvekillerinden 86 kişinin yargılanmaya girmesi, gerçekten korkutan bir sayı. Bunlardan 43 eski milletvekili AKP de görev almışlar. 28 eski milletvekili CHP çizgisinde yarışmış. 2 eski milletvekili DYP ye gönül vermişler. 8 eski milletvekili ANAP ta çalışmış. 1 milletvekili Genç parti yönetiminde bulunmuş. 4 Milletvekili bağımsız olarak mecliste dokunulmasın diye bulunmuşlar. Bunun yanında hakkında bir sürü suçlamalar bulunan milletvekilleri de, tekrar meclise girerek, dokunulmazlık zırhına bürünmüşler. Bir beş yıl daha onlara kimse dokunamayacak. Partiler, seçim propagandalarında hep temiz toplumdan bahsederler. Temiz toplumun bağlama yeri de bellidir. İtalyada görülen örnek bunun en güzel kopyasıdır. Bu doğrudur ve en doğru yoldur. Temiz toplum ideallerini özümseyen işletmelerimiz, işletmelerine alacakları işçiler için temiz kağıdı istemektedirler. Alacakları memur ve işçilerinin sicillerinin temiz olmasını şart koşarlar. Ama görüyoruz ki, bu yöntem ve kuralların bozulduğu yer belli. Adam serbest çalışma hayatında her naneyi yemiş, sonra ne yaptıysa, nasıl ettiyse kapağı meclise atmış. Adalet önünde belki suçlu belki suçsuz olacaktır ama, mecliste ak pak oluyor. Hangi ülkede böyle bir uygulama olabilir bilemiyorum ama, benim ülkemde asla olmamalı. Bu yüzden yeni meclis kendisini aklamalıdır. Yeni meclis dokunulmazlıkları kaldırarak temiz toplum mesajının önemini bütün ülkeye o makamdan duyurmalıdır. Yeni meclis beş yıl sonra yine bir gazete sütunlarında bu kadar eski milletvekili yargılanacak dedirtmemelidir. Eğer bu yapılmazsa, bizim de aklımıza şu soru gelir ve muhatabını bulasıya kadar sorarız. Kurtuluş yeri meclis mi acaba? Diye.