Derleyen: TUFAN DİNARLI *Önceki sayıdan devam Bakınız: Türkiye 1970'lerde 40 milyon idi bugün 75 milyon. Hatırlayın 1970'lerde dünyanın en büyük problemlerinden biri nüfus artışı idi ve çözümlenmesi zorunlu idi. Çevresel problemlerin asıl kaynağı da, aslında basit bir şekilde insan türünün sınırsız bir şekilde üremesidir, çünkü diğer türlerin üremesi çok çeşitli doğal mekanizmalar ile sınırlandırılmıştır, ama insan türü, hem tıp sayesinde hem de dünya kaynaklarını istediği gibi kullanabildiği için, herhangi bir sınır değere bağlı olmadan artmaktadır. Peki 1980 sonrasında nüfus planlaması kelimelerini duydunuz mu? Hayır. 3- Madem talep yeterince artmıyor. Ülkelerin elinde bulunan stokları arttırmaya çalışırsınız. Nasıl? A- Fosil yakıtlar tükeniyor söylentisi ile sanal bir kriz yaratarak ve enerji piyasasını manipüle ederek B- Fosil yakıt tüketiminin sınırlandırılması için baskılar yaratarak ve yine kriz yaratarak, ülkelerin fosil yakıt taleplerini ve stoklarını arttırarak. Dikkat ederseniz fosil yakıtların tükendiği söylentilerini yayanlarla fosil yakıtların küresel ısınmaya yol açtığı propagandasını yapanlar aynı çevreler ve dikkatinizi çekmek istediğim ikinci nokta da şu: bu çevreler sözüm ona çevreci gruplar ve büyük petrol şirketlerinden bağımsızlar ve hatta petrol şirketleri ile politik kavgaları var. Ama her nedense bu çevrelerin palazlanmaları petrol şirketlerinin karlılıklarının artması ile paralelliğe sahip. Ve gene her nasılsa bu çevreler propagandalarını güçlendirdikçe, petrol şirketleri daha da güçleniyor ve petrol fiyatları daha da artıyor. 1970'li yıllardaki OPEC kaynaklı petrol krizini düşünün ve bugünün fiyatları ile kıyaslayın. İnsanlar olarak nasıl bir politik ve ekonomik saldırı ile karşı karşıya kaldığımızı anlıyor musunuz? 4- Savaş çıkarırsınız. En büyük petrol üreticisini petrol üretemez hale getirir ve Irak'ı Türkiye'den petrol alır hale getirirsiniz. Ayrıca fosil yakıt tüketimine karşı olanların fosil yakıtların tükenmesi endişesi taşıması ne kadar mantıklı olabilir. Gerçekten de fosil yakıtlar tükeniyorsa, küresel ısınma eylemcileri bu durumdan mutluluk duymalı idiler. Oysa tam aksine fosil yakıtlar tükeniyor diye panik yaratmaya çalışıyorlar? Niye? Amaç suni bir enerji krizinin yaratılması. Bakınız: Türkiye KÜRESEL YALAN 5- BM İLE ABD ARASINDAKİ KÜRESEL ISINMA KONUSUNDAKİ ANLAŞMAZLIKLAR VAR VE ABD HÜKÜMETİ KÜRESEL ISINMA KURAMCILARINA KARŞI POLİTİKA YAPIYOR BM Filistin'de bombalanıyor ve çalışanları ölüyor; BM'den İsrail'i kınama kararı bile çıkamıyor. ABD BM'den bağımsız bir şekilde Afganistan'a ve Irak'a giriyor ve BM ABD'ye karşı kesinlikle en ufak bir yaptırımda bulunmuyor ve bunca zaman geçmesine ve bunca insan ölmesine ve Irak'ın bağımsızlığının tamamen ortadan kalkmasına ve İsrail ve ABD'nin savaş suçu işleyerek soykırım gerçekleştirmelerine rağmen, hala BM hiçbir şey yapmıyor. Ama aynı BM, ABD yönetimine rağmen ve ABD yönetiminden bağımsız bir şekilde, küresel ısınma karşıtı politikalar üretiyor, kararlar alıyor ve hatta ABD'ye dahi dayatmalarda bulunuyor. Ne garip bir çelişki? İnsanların bunu yutmasını ve IPCC komisyonunun ABD'den bağımsız bir organ olduğuna inanmamızı bekliyorlar. IPCC'ye destek verenlere bakın: hepsi İngiltere ve ABD kökenli kuruluşlar. ABD, BM'ye yüzde yüz hakim olmasına rağmen, hiç istemediği küresel ısınma kararlarının çıkmasına engel olamıyor. Acze bakın. Öte yandan BM'nin kuruluş nedeni olan dünya genelinde barışın sağlanması ve ülkelerin II. Dünya Savaşı sonrasında diğer ülkelere tecavüz etmemesi konusunda, BM hiç bir şey yapamıyor İsrail ve ABD'ye karşı. KÜRESEL YALAN 6- KÜRESEL ISINMA VAR Küresel düzeyde bir ısınmanın olup olmadığı belli değil. Neden? 1-Verilerin en azından binlerce yıllık olması lazım. Eldeki veriler en fazla 50-100 yıllık ve çoğu global değil. Projeksiyonlarla tahmini olarak elde edilen veriler, sanki ölçülmüş verilermiş gibi veriliyor. Oysa bu verilerin güvenilirliği söz konusu değil. Yine global olmayan veriler, salt bölgesel hikayeler ile doğrulanıyor ki, bu son derece komik bir yöntem ve bilimsel olarak kabul edilmesi imkansız. Gene buzullardan elde edilen veriler, global veriler gibi sunuluyor ki, tabi ki bunlar da bilimsel olarak anlamlı değil. 2-Dünya iklimi asla stabil değil ve hiç bir zaman da değildi. Bu değişkenliğin kökeni veya nedeni insanoğlu değil; zira insanoğlunun gücü, doğanın ve evrenin yanında ihmal edilecek düzeylerde. Bilindiği veya bilimsel olarak kabul edildiği kadarıyla, dünyanın ısınma ve soğuma periyotları var. Ayrıca küresel toptan bir ısınma veya soğuma söz konusu değil. Bir bölgede ısınma olurken, diğer bölgelerde soğuma oluyor. 3-İklim değişikliği bir anomali değil tam aksine norm. Zira son yüzyıl gibi kısa bir zaman dilimi incelendiğinde bile, tek tek her bölgede 10-20 yıllık sürelerle iklim değişiklikleri olduğu çok bariz bir şekilde görülebiliyor. Bu iklim değişiklikleri arasında paralellikler yok, genel bir gidişat yok. Kendiliğinden gerçekleşen iklim değişiklikleri son derece normal. * Devam edecek