Korku kişinin kendisi veya diğer insanların gerçek tehlike ya da tehlike olasılığı içinde düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusudur. Saygı ise sevginin dört önemli ayağından biri olup, sevdiğin kişilere karşı, onun konumuna göre yardımcı olmak ve itibar vermek davranışıdır.
Saygı ve korku sözcükleri soyut yani gözle görülüp elle tutulmayan kavramlardır. Ancak bu duyguların insan davranışlarına yansıdığında, yani insanı eyleme geçirdiğinde etkileri ile anlaşılan kavramlardır. Soyut oluşları nedeni ile de insanların bu kavramları anlayıp sindirme yaşı, doğru bir eğitim almışsa 18-20 yaşlarıdır. Bu konuda son söz 18-20 yaşlarından önce saygılı çocuk, saygılı insan değil, korkan ve korkuyla saygılı görünmeye çalışan insan vardır.
Bu konu bakımından ülkemiz toplumunun sicilinin temiz olduğu söylenemez ancak dünyadaki gelişmiş 8-10 devlette yüzde elli (%50)lere varan bir iyileşme olduğuna tanık olabiliriz. Örneğin Avrupa devletlerinin hemen tümünde çocuk hakları ve de insan hakları açısından saygılılık yüksek düzeydedir. Bir kere 18-20 yaşından önce saygı beklentisi içinde değildirler. Zira saygı kişinin kendi içinde duyarak, yerini ona verme ihtiyacını fark ederek yardımda bulunma davranışıdır. Bu davranışını içinde duymadığı halde birilerinden korktuğu ya da çekindiği için yapıyorsa bu saygı olmaz. Saygı davranışında korkunun Ksi yoktur. O yapılan davranış bir gösterişten ibarettir.
Üç yaşından beri Deniz Onat Pınarbaşı ile (şu anda 5 yaşında) her otobüse binişimizde 20-70 yaş arasındaki kişilerle kavga ederek otobüsten iniyorum. Çünkü yetişkin gözüken insanlar Deniz Onatın bir koltukta oturmasına bakarak, herkes onun yerine göz dikiyor. Çocuk nasıl olurda tek başına bir koltuğu zapt eder düşüncesi ile bana uyarmalar, laf atmalar sonucu kavga etmek zorunda kalıyorum. Hatta bir keresinde 25 yaşlarındaki kadın bir öğretmen 3 yaşındaki bu torunuma saygısız diyerek beni çileden çıkartmıştı. Bir insandan ya da doğru 18-20 yaş öncesi çocuk veya gençten saygı bekleyen kişi yetişmemiş, saygıyı öğrenemeyen bir kişidir. Eğer o gencin saygıyı öğrenmesini istiyorsan, samimi bir şekilde yaklaşıp yardıma ihtiyacı olduğunu iletmen gerekiyor. Eğer otobüste yorgunda oturmak isteğindeysen, üç-beş-onbeş yaşındaki çocuklara baskı yaparak yahut içinde bulunduğun toplumun sığ kültür baskısına maruz bırakarak yer almaya kalkışmak ayıptır ayıp. Zira öyle oluyor ki akşama kadar okulunda işyerinde çalışarak yorgun düşmüş insanlardan ben 65 yaşındaki emekli Şeref Pınarbaşı otobüse binip te, o çocuk veya gençlerden yaşımı bahane ederek yer almamı kendime yediremem. Çünkü ben emekliyim ve akşama kadar oturmuşum da orada binmişim yahut gelince yapacağım bir işmi var ki. Sadece yaşımı kullanarak kendime yer açmak samimiyetten uzak kaba kültürün ürünü demektir. Haaa yorgunsam, rahatsızsam, o zaman da geçip yer talebinde bulunmam en doğru bir iştir ve asıl saygı budur diye düşünüyorum. Bu nedenle de korkunun olduğu yerde saygı bekleyen de, saygılıyım diyen de göstermelik bir tutum içinde riyakar bir insandır. Saygılarımla arz ederim.