Köle, efendisine hiçbir zaman içinden geçenleri açıklayamaz. Bu yüzden de efendisine başta olmak üzere tüm insanlara karşı, kendi içinde kin büyütür. Bu durum; feodal dönem (M.Ö 3000 ve M.S 1500 yıl devam etmiştir.) boyunca köle kültürü çözümlenme yerine, gelişerek devam ede gelmiştir.
1789 Fransız burjuva devrimi ile sanayi toplumu sürecinde, kölelik, çözümlenir görünse de farklı bir kılığa bürünerek (modern köle)devam etmektedir.
Çağdaş insanın, yalancı, yalaka ve yamulmasına neden ise, burjuvaların aristokrat sınıfı, işçi ve köylülerle birleşerek yok ettikten sonra, kendi ideoloji ve hukukunu oturtmak ve hakimiyetini kalıcılaştırmak için faşist uygulamalara geçmiştir. Kanlı diktatörlüklerini, önce çizgilerle belirlediği devletlere birer vali tayin ederek hükümetler oluşturmakta, sonra o uluslar içinde hem din, hem de etnik kökenleri kullanarak böl, parçala, yönet uygulaması yapmaktadır. Böylece feodal dönemin aristokratlarının kullandığı din malzemesini ellerinden alarak onları yok ederken, şimdi bu din malzemesi yanına uydurdukları ırkçılığı (milliyetçilik) ekleyerek 6,5 milyar insanı modern köle olarak kullanmaktadırlar.
Modern kölenin feodal köleden köle ahlakı olarak, hiçbir farkı yoktur. Şeklen değişiklik vardır. Kinlenme yine aynı şekilde devam etmektedir. Burjuva kültürü feodal köledeki sürüden farklı olarak bireyciliği geliştirmiştir. Kişi birey olmak için (fabrikada çalışacak uzman işçi yetiştirme adına) zorlanmış ve başarılmıştır da. Ancak burjuvazi tüm kendi ideolojisinin kültürünü de şırınga etmiştir.
Bireyi, bireyciliği ile yalnızlaştırmışlar, toplumsallaşmasına asla izin vermemektedirler. Bireylerin kendilerinin özgürleşmesi uğruna yaptığı her türlü mücadeleyi anında kanlı bir şekilde bastırmaya devam etmektedirler. Tüm dünyada egemenler; emperyal birliktelik oluşturarak, ulus devletlerdeki emeğin ölçü alınarak birliktelik oluşturacak, ister devletlerdeki gruplar olsun, ister iki ulus devlet böyle bir düzen kurmaya çalışsın, anında boğulmaktadır. Bu yüzden de köle ahlakının en belirgin özelliği olan KİNLENME duygusu emperyalistlerin engelinde gelişimini sürdürmektedir. Oysa bizler köle ahlakının tümüyle yok edilmesi için, bireyin toplumsallaşarak özgürleşmesi ile sönümleneceğine, sonuçta da yok olacağına inananlardanız.
Bugünkü dünya düzeni (vahşi kapitalizm) şimdilik hayatın tüm alanında tam olarak hakimiyetini sürdürmektedir.
Bugünkü yeni dünya düzeninin, çekincesiz ve son sürat hızla yol almasında en büyük etkeni, çok doğrudur ki yarım uyanık, taşeron hükümetlerce yürütülmektedir. Örneğin orta doğuyu kontrolünde tutabilmek Türkiyesiz mümkün mü? Ya da Güney Koresiz uzak asyayı kontrol mümkün mü? Emperyalistler yeni dünya düzeninin stratejik mevkilere, kahyalarını yerleştirmiş olsalar da, insanlık sosyalizm gibi bir rejimle, sömürüsüz bir dünya düzeni kurabileceğini görmüşlerdir.
Tıpkı aydınlanamayan Müslüman dünyasının bir Atatürk aydınlanmasını gördüğü gibi.
Enseyi karartmanın bir anlamı yok. Çabalara son hızla devam. Zira Türkiyede bir Atatürk aydınlanması izleri, dünyada da bir sosyalizm örneği tüm açıklığı ile yaşanmış ve görülmüştür. Bilim, akıl ve sevgi tüm emperyalistleri uşakları ile birlikte yok etmeye yetecektir.