Kod Adları Alttakiler

 

 

Alttakiler. Yaş ortalamaları 01-60 arası.

Çiçeği burnunda memleket kokulular.

Çiçekleri solmaya başlamış emekliler.

Bir sorduğumuzda bin işittiğimiz, yıllarını devletin kalkınması için eskitmiş, gençliğini harcamış, ihtiyarlıklarında azıcık saygıya çok görülen eli öpülesiciler.

Artık onların kod adları; bir kısmının işçi, bir kısmının memur, bir kısmının çiftçi, esnaf.

Bir bakıyorsunuz banka kuyruklarında çile dolduruyorlar gecenin beşinden tam öğlene kadar.

Bir bakıyorsunuz,  PTT gişelerinin önündeki kuyruklarda; ayda alacakları 150 YTL için.

Halbuki bu gruplar hiçbir hükümetten ummadıkları iyilik ve yardımları bu günkü  hükümetten umuyorlardı.

Ama görünen o ki, bu hükümette hüsrana uğrattı; bu KOD ADLI İNSANLARI.

Bunların başında tabiî ki emekliler gelmektedir. Memurlar gelmektedir.

Hükümet kendisine yakışan yaklaşımları gösteremedi maalesef .

Sanki devletin sırtında bir kamburmuş gibi görülmeye başlanmış. Hele, emeklilerin  hayatlarını kuyruklarda kaybetmelerine göz yumulmaktadır.

Maaş kuyrukları (banka) yanına, PTT kuyrukları eklenmiş. Bu da yetmiyormuş gibi, ekmek kuyrukları da bu insanlardan oluşmaya başlamıştır.

Artık emekliler, memurlar, işçiler ellerine geçen üç beş yüz lira ile aç kalmamaya çalışıyorlar. Ucuz halk ekmeklerinden alabilmek için, uzun kuyruklar oluşturmaya başlamıştır, sabahın köründe...

Partiler kendilerine layık gördükleri isimleri yine kendileri için kullanır hale geldiklerini söylüyorlar dillerinin döndüğü kadar.

Seçilecekleri günlerde “milletin kulu kölesi olacağız, milletin  hizmetkârı olacağız” diyenler, bu gün milletin efendilerini kul köke yapmışlar, kapılarında hizmetkâr yaptıklarını haykırıyorlar cılız sesleri ile.

Bir yıldır maaşlarına doğru dürüst zam alamayan alttakiler, artan fiyat artışlarından dolayı evlerinden dışarı yalnızca, maaşlarını ve  tek yiyecekleri kalan ekmeklerini almak için çıkabilecek duruma gelmişlerdir.

Elektriğe gelen %12 lik zam (ki bu zam temmuzda %32 olacak), otuz beş kuruşluk ekmek elli, elli kuruşluk ekmek atmış beş kuruş oldu. Bir zamanlar emeklinin oylarını almak için ücretsiz olan otobüsler şimdi tam yolcu ücretine dönüştürüldü. Bundan yakınıyorlar.

Artık alttakiler, çok sevdikleri kuru fasulyeyi dahi ayda bir kere göremiyor. Bırakın elli gram et yemeyi.

Et fiyatları almış başını giderken, beyaz et yenmesini tavsiye eden tepedekile, beyaz ete de %100 lere varan zamlar yapmışlardır.

Memur ve emekli, maaşlarına gelen yıllık toplan %9 luk artışlarının üstüne %20 daha koyarak geri verdiğini aç kalınca anlamıştır.

Şimdi bakalım kendilerine koydukları isimlere bir türlü layık olamayan  partilere.

CHP; Cumhuriyet Halk Partisi. Güya halkın partisi. Sıkıştığı zaman hükümetleri halka şikayet eden bir numaralı parti.

Gerçekten halkın partisi olduğuna inanabilir miyiz?

AKP; Adalet ve Kalkınma Partisi. Bu partimiz de zaten bu yüzden halkın büyük teveccüne layık olmuştu. Ama aradan geçen sekiz yılın sonunda görüldü ki, ADALET’i kendisi için kullanabilecek kadar, memurunu, emeklisini, işçisini, köylüsünü, esnafını unuttu. Kalkınmasında ise yollardan başka görünen olmadı. Bir zamanlar birilerine barajcı, birilerine temelci demiştik ya. Bunlara da şimdi yolcu diyeceğiz her halde. Allah a şükür ki, Türkiye yolları düzene girdi de trafik kazalarımız azaldı. (Bir de sürücülerimiz düzene girse)

Adalet diyerek, kalkınma diyerek sokak duvarlarını ağlama duvarı haline getirdiler çok şükür.

Aşağıdakiler böyle ağlarken, yukarıdakilerin hanımları her hafta bir İstanbul Kanyonda Bulunan Harvey Nichols alışveriş merkezini kapatarak çay partisi düzenleyebiliyorlarmış.

Diğer bir Partimiz Milliyetçi Hareket Partisi.

Bu partimizin de milliyetçiliği seksenli yıllarda kaldı. Ozan Arif’in dediği gibi, artık izler birleşti. Kafalar tokuşmuyor. Hareketliliği ise iyice ağırlaştı.

Mecliste grubu bulunmayan  diğer partilerin zaten bir yapıcılığı kalmadığı için, sesleri solukları çıkmamaktadır. Ara sıra kısık sesle konuşsalar da, sesleri Ankara dışına taşamamaktadır.

Bir diğeri DTP; Demokratik Toplum Partisi. Demokratikliklerini dağdakilere uyguluyor. Toplumculukları da mağaralarda saklananlara yönelik söylemleri ile açıklanan bir parti. Dolayısı ile benim halkım dedikleri kişilerin çoğunluğu tarafından dahi tam güvenilemeyen bir parti.

İşte partilerimizin kısaca nüfus cüzdanları bu.

İçinde bulunduğumuz 2008 yılı ise toplumu, yukarıdakiler ve aşağıdakiler olarak ikiye ayırmıştır.

İşte bu yüzden onların kod adı artık Alttakiler.

Ölmeye itilmiş, toplumun kamburu ve paraziti durumuna getirilmiş, sayıları aşağı yukarı 30 milyonu bulan toplumun büyük parçası.

Bu gün bir rektörün 65 bin YTL, bir yöneticini 35 bin YTL aldığı, altlarına milyonluk arabaları alarak caka satan vatandaşların yaşadığı bir toplum da, tabiî ki bunların kod adı ALTTAKİLER olacaktır.

Çünkü onlar bir aylarını 350 YTL ile geçiren, hasta olmayan, açlıktan ölmeye direnen işçiler, emekliler, memurlar ve çiftçilerdir..

Yukarıdakiler her hallerinden memnundurlar. Onların bir birlerinden hiç farkı yoktur.

Aşağıdakiler… İşte esas sorun burada yatmaktadır. Aşağıdakiler kendi aralarında tam dört gruba ayrılmışlardır.

1 İşçiler

2 Memurlar

3 Emekliler

4 Yeşil Kartlılar (???)

Bu gruplarda kendi aralarında bölümlere ayrılmaktadır.

İşçiler- 1- Kadrolular 2- Sözleşmeliler 3- Asgari Ücretliler.

Memurlar: 1-Yönetenler 2- Yönetilenler

Emekliler: 1-Emekleyenler 2- Emekleyemeyenler.

Emekleyenler: Her aybaşı kuyrukta ölmeyi bekleyenler,  et yemek için kurban bayramını bekleyenler, Maaşlarını bir ay yetirebilmek için evinden dışarı adım atmayanlar.

Emekleyemeyenler: Bunlar emeklemesini bildikleri halde, utandıklarından emeklemeyenler. Yani ayrı ayrı yerlerden emekli maaşlarına takviye alanlar.

Ama ne olursa olsun bunların adları EMEKLİ.

Artık onlar emekleyemeyecekler.

Çünkü yukarıdakiler aşağıdakilerin arasına katılmadığı müddetçe onlar artık emekleyemeyecekler.

Yeşil kartlılar: 1- Korunanlar 2- Korunmayanlar..

Onların isimleri  AŞAĞIDAKİLER olarak kalacak ve mezar taşlarına da isimlerini yazdıracak yukarıdakiler bulunamayacak. Buna inanmaya başladık.

Şimdi onlara sesleniyorum.

Ey yukarıdakiler, biraz adaletli padişahlarımızı hatırlayın.

Ey yukarıdakiler, birazcık, Hz Ömer olun.

Ey yukarıdakiler; aşağıdakiler aç yatarken, tok yatanlardan olmayın.