Aydın Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Klinik Sorumlusu Uzm. Dr. İbrahim Kocaoğlu, yanlış beslenme hatalarının pek çok sağlık problemine yol açabileceğini belirtti.
Aydın Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Klinik Sorumlusu Uzm. Dr. İbrahim Kocaoğlu, kalp hastalarının hangi şartlarda oruç tutabilecekleri, oruç tutması riskli hasta grupları hakkında bilgi verdi. Kalp hastalığı riski olan kişilerin oruç tutmak istiyorlarsa mutlaka sağlık kontrolünden geçmeleri gerektiğini vurguladı. Kocaoğlu, “Ramazan ayının yaz aylarına gelmesi ve 16 saate kadar olan açlık süresinden dolayı kalp hastalığının derecesine göre kontrol altındaki kalp hastaları oruç tutabilirler. Ancak kalp hastası olan kişinin mutlaka bu konuda kendisini takip eden doktoruna danışması gerekir. Son 1 yıl içinde kalp krizi hikâyeniz yoksa semptomları ilaç tedavisiyle kontrol altında olan kalp, damar ve yüksek tansiyon hastasıysanız doktorunuza danışarak oruç tutabilirsiniz” dedi.
Uzm.Dr. İbrahim Kocaoğlu, koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için oruç tutmanın riskli olduğunu belirterek şunları söyledi; “Özellikle bol yağlı, kalorili ve hızlı yenilen iftar yemeklerinden sonra Koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için kalp krizi geçirme riskleri yüksektir. Kalp yetersizliği olan kişiler, vücutlarında artan tuz ve suyu azaltmak için idrar söktürücü ilaçlar kullanır. İlaçların etkisiyle oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları olur. Bu durum, bayılmalara hatta şoklara neden olabilir. İftarda, vücuda yüklenen aşırı su ve tuz, zaten sınırda pompalama gücü olan kalbi aşırı çalışmaya zorlar. Bunun yanında hızlı ve bol yemek sonrası, sindirim mide bağırsak sisteminin kan dolaşım hızı artar. Bu da kalbe yüzde 20 ek yük getirir. Aşırı yük, kalp yetersizliğine yol açabilir”
“SAHURDA ÇOK YEMEK UZUN SÜRE TOK TUTAR İNANCINDAN VAZGEÇİLMELİDİR”
Koroner kalp hastalığı olanlar iftarda ve sahurda yağlı yiyeceklerden uzak durması gerektiğini söyleyen Uzm.Dr. İbrahim Kocaoğlu, “Kalp diyeti, çok zorlayıcı hayattan bıktırıcı bir diyet değildir. Kalp hastalarına önerilen beslenme tarzı, sağlıklı kişilere de kaliteli yaşam sürmeleri için tavsiye edilen bir beslenme tarzıdır ve Ramazan ayında daha da önem kazanmaktadır. Tereyağı, sakatatların yağları, koyun etinin içerdiği yağlar ve sığır etinin görünen yağlarıyla margarinlerden uzak durmak çok önemlidir. Tüm bunların yanında aşırı kalorili hamur işleri ve tatlılardan kaçınılması da gereklidir. Kalp ve damar sağlığı açısından olumsuz etkileri olan bu besin maddelerinden yalnızca Ramazan ayında değil, kişinin tüm yaşantısı boyunca uzak durması sağlık açısından çok önemlidir. Sahurda kesinlikle hızlı yemek yememelidir. Öncelikle çay, ekmek ve peynirle ya da çorba ile hafif bir kahvaltı yaparak, mümkün olduğunca bol sulu, kızartılmamış, yağsız gıdalar tercih edilmelidir. Makarna, komposto ve hoşaf idealdir. Hamur işlerinden vazgeçilemiyorsa; kızartılmamış ve fırında pişirilmiş, bol sebzeli olmalı ve ölçülü yenmesine dikkat edilmelidir. Nohut, mercimek, fasulye de tavsiye edilmekle birlikte baklagillerin sindirimi zor olduğundan az miktarda yenmelidir. Midenin asit salgısını artıran baharatlar ramazanda hiç tüketilmemelidir. Sahurda çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü ne kadar çok ve hızla kan şekerini yükselten tatlılar yenirse, o kadar çok acıkılır. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir veya lifli gıdalar tüketilmelidir. Bunlar, hem kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar, hem de aşırı mide salgısına neden olmadıkları için acıkmayı da geciktirir” ifadelerini kullandı.
Kalp hastalığı riski olan kişilerin oruç tutmak istiyorlarsa mutlaka kontrolden geçmeleri gerektiğini kaydeden Kocaoğlu, “Ramazanda özellikle iftardan sonra sınırda veya gizli olan koroner hastalığı, bir kalp krizi ile ortaya çıkabilir. Bu da kişi için çok büyük riskleri beraberinde getirebilir” şeklinde konuştu.