Türlü siyasal partilerin katılmasıyla kurulan, “Karma Kabine” ile vücut bulan bir yönetim tarzı...
Koalisyonlardan çok çekse de Türkiye, koalisyonu oluşturan partiler baraj altında kalsalar da, yönetime belli bir yumuşama ortamı (detant), konsensüs sağlaması gibi faydaları da olmuştur aslında...
Asla bir araya gelmesi düşünülmeyen, böyle bir öngörü içermeyen birlikteliklerde şahit olmuştur haliyle...
Ancak hafızalardaki son DSP-MHP-ANAP koalisyonu iki partiyi tarihe gömmüş (DSP ve ANAP), MHP’de bir dönem nadasta kaldıktan sonra köklerinin sağlamlığı sayesinde tekrar yeşerebilmiştir. Aynı şekilde bir dönem SHP-DYP ortaklığı da iki partinin sonunu hazırlamıştır.
Bu partilerin siyasi hayatlarının son bulması şüphe yok ki, koalisyonların açık başarısızlıklarıdır. Milletin beklentilerine, taleplerine cevap verilememiştir.
Şimdi yine koalisyonlar üzerine güzellemeler yapılmaktadır. Koalisyonlardan canı yanan MHP lideri tavrını ortaya koymuştur. “Bizim hedefimiz tek başına iktidar” diyerek, aslında bu tarz yönetime mesafe koyduğunu Sayın Bahçeli açıkça ifade etmiştir.
Sayın Kılıçdaroğlu ise partisinin çıtasını %35 koyarak koalisyona razı bir eda içerisindedir. Yani kendisi de tek başına iktidarın olmayacağını bilmektedir. Bu açıdan kendisinin “Arif” olduğu söylenebilir. Dolayısıyla “Arif”e bir tarif gerekmekte, bir partner-ortak lâzım gelmektedir. MHP olmayacağını söylediğine göre, geriye AKP ve HDP kalmaktadır. AK Partiyle olmazlar, olamazlar herhalde. Geriye kalıyor HDP. HDP iyimserlikle %10’u geçse bile; CHP’de %30’larda bir sonuç ile çıkaracağı vekil sayısı hükümet kurmaya asla yetmez. İsteyenler CHP ve HDP’nin maksimum oylarıyla bir hesaplama yapsınlar 275’i bulabilecekler mi? Ben şahsen bulamadım...
Geriye kalıyor ya kaos, ya rüya alemi...
Ben milletin sağ duyusu diyorum...